MÜKEMMEL OLMA ÇABASI
Yatmadan önce perdeyi kapatmayı unuttuğu için güneş odanın içini kaplamıştı. Gözünü açamıyordu, tam da yatağına doğmuştu güneş. Yeni bir gündü ve bugün düğününe tam tamına bir ay kalmıştı. Gözünü açmaya çalıştı, tek gözüyle saate baktı ve yatakta doğruldu. Tamamlanacak pek çok iş onu bekliyordu. Bugünki işler arasında; ev kontratı yapmak, su-elektrik aboneliği açtırmak, sonra eve tekrar bakıp eve göre eşya aramak, kuaför görüşmesi, ilk dans provası vardı. “Ooooffff, kalk Leyla” dedi kendi kendine.
Leyla “Her şeyin mükemmel olması için her detayı neden hep ben düşünüyorum, neden Fikret hiç düşünmüyor ki!” diye düşündü. Sesli düşündüğünden yanındakiler; “Efendim Leyla, ne oldu?” dediklerinde ise Leyla “Yok bir şey’’ deyip geçiştiriyordu.
Leyla; “Neler oluyor bana? Bir vitamin mi alsam kendi kendime konuşmaya başladım” deyip, kendini yine her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken buluyordu.
O kadar koşturmuştu ki, her detayı düşünmüştü; gelinliği, çiçek buketi, saçı, makyajı, salon düzeni, giriş müziği, davetlilerin karşılanması, konukların yazması için hatıra defteri, pastası… Bu düğün mükemmel olacaktı!
Düğün günü geldiğinde; telefonuna gelen bildirim sesiyle uyandı Leyla. Bu da neydi böyle? “Hayır olmaz, olamaz bugün değil!” diyebildi. Gelen bildirim hava durumunu haber veriyordu. Öğleden sonrası için yağmur uyarısı verilmişti.
“Neyse moralimi bozmayacağım. Kapalı alanları da vardı ne de olsa. Orayı hazırlatırız gerekirse.” diye düşündü içinden. Hemen aşağıya indi.
Annesinin hazırladığı kahvaltıyı yerken duygulandı. Artık her sabah kahvaltıyı kendinin hazırlayacağını düşündü. O sırada telefonu çaldı, Fikret Leyla’yı kuaföre götürmek için geliyordu. Saç, makyaj, dış çekim, gelin alma ve düğün… Gün yüksek tempoda geçecekti.
Saçları istediği gibi olmuştu ama makyajdan bir süre sonra dış çekim sırasında; Leyla yüzünde kaşıntı hissetti. Bu kaşıntı rüzgârdan dolayıydı ama Leyla makyajının dağılmasını istemiyordu. Çünkü onun en özel günüydü ve her şey kusursuz olmalıydı. Bunun için de biraz gerilmişti. Fotoğrafçı;
- Şu çiçeklerin renklerine bakın, şu denizin farklı tonlardaki maviliğine, arka fon mükemmel. Haydi! Bugün hayatınızın geriye kalanının ilk günü, gülümsemenizdeki heyecanı göreyim, derken Leyla sadece kaşınmadan durmaya çalışıyordu.
Fikret Leyla’yı mutlu etmek için elinden geleni yapsa da Leyla gergindi. Fikret anlam veremiyordu, tam da mutlu olmaları gereken bu günde bu gerginlik, bu sinir nedendi? Gelin alındı, düğün salonuna geçildi. Tüm sevdikleri yanlarındaydı. Bugünü uzun zamandır da bekliyorlardı.
Anlaştıkları organizatör Buse Hanım’ın hasta olduğu için organizasyon şirketinin başka birini görevlendirdiğini öğrendiğinde Leyla bağırmaya başladı. Düğün salonuna baktı; masalar yanlış konumlanmış, gelen çelenkler girişi kapatacak şekilde yanlış konulmuştu. Müziklerin ayarlandığı bellek ortada yoktu. Leyla ağlayarak gelin odasına gitti, Fikret de peşinden gitti. Leyla’nın bu sinirli hallerine anlam veremese de yanında olmaya çalışıyordu.
Leyla ağlayarak “Mükemmel olmasını istemiştim sadece…” dediği sırada fotoğrafçı dış mekân fotoğraflarını odaya getirdi, bıraktı ve çıktı. Leyla elinde fotoğraflar, ağlamaya devam ediyordu. Fikret ne diyeceğini bilemeden Leyla’ya bakıyordu. Leyla ne kadar mükemmel olması için çabaladıysa, her şeyin o kadar berbat olduğunu düşündü.
Bu kadar planlanmış, tüm detaylarına kadar hesaplanmış şeyler nasıl son anda altüst olabiliyordu? Leyla fotoğraflara baktı, doğa kusursuzdu, manzara mükemmeldi. Fikret, Leyla’nın düşüncelerini okurcasına;
- Sanırım insan eli değmeyen her şey mükemmel. Biz ise kusurlarımızla varız, dedi.
- Bir şeylerde kusur olacağını kabul ederek başlasam daha kolay olacaktı. Mükemmel olsun diye direttikçe sanki olabilecek tüm kusurlar gözüme sokuldu. Fikret şimdi ne yapacağız, dedi Leyla gözündeki yaşı silerken…
Fikret;
- Sen beni kusurlarımla sevdin. Ben de seni kusurlarınla sevdim. Sen ve ben kusurlarımızla birlikte şimdi evleneceğiz. Nikah memuru gelmek üzeredir. Haydi hazır mısın, dedi heyecanla gülümseyerek.
- Mükemmel olmaya çalışmadan, sadece elimizden geleni yapmaya çalışarak mı, diye sordu Leyla.
Mükemmel olma çabası ortadan kalkınca Leyla kendisini garip hissetmişti. “En azından bugün bu kaygıyı yaşamadan günüme devam etmeliyim.” diye düşünerek derin bir nefes aldı ve günün tadını çıkarmak için etrafındakilere bakıp gülümseyerek yerinden kalktı.
Fikret, Leyla’nın elini tuttu, müzik başlamıştı, salonda alkış sesleri geliyordu. Yıllardır hayalini kurduğu o gün nihayet yaşıyordu...
Bazı insanlar; yaptıkları eylemlerin en iyi olanını veya en güzelini yapmak isterler. Kim bilir; belki de mükemmel olmaya çalışmak, bazı şeylerin oluşumundaki en büyük engeldir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Mükemmel olmaya çalışmadan, elimizden gelenin en iyisini yapabilenlerden olmak..
YanıtlaSilVe biz elimizden gelenin en iyisini yaptığımız halde olmayınca sonuca takılıp vazgeçmemek..🌿
Elimizden gelenin en iyisini yapıp sonucunda takılmamak. Ne kadar ümit verici hocam…
SilHedefe ilerlemek… nasılda insanı rahatlatıyor
SilGündelik hayatımızda bunu unutmamak nasip olsun inşallah 🤲🏻
SilMuthis bir iluzyon, zitlik var ortada degil mi? Mutlu olmak icin en iyisine odaklanmandan dolayi mutsuz oluyorsun... insanin bu halini kendi kuyrugunu kovalayan, kemiren bir yaratik gibi.. bu ornek zihinde cok nahos bir goruntu birakiyor ama inanin bizim mukemmelliyetci hallerimiz de disardan oyle gorunuyordur... acik bir zihin ancak aciyordur bu manzaraya bakip... umarim bu kisir döngüden hepimiz kurtuluruz..
YanıtlaSilİnsan nasıl da yanılıyor değil mi? Çok üzücü gerçekten...
SilBir ağaç yamuk dallarıyla mükemmeldir, bir deve eğri boynu ile mükemmel yaratılmıştır….
YanıtlaSilBir orman asimetri ağaçlarıyla mükemmeldir…..
Asimetrinin içindeki kusursuzluğu görmek ne kadar da güzel hissettiriyor insan değil mi?
SilAh şu mükemmel olma çabası... İnsanın kendini de çevresindekileri de yiyip bitirmekten başka bir şey değil... Oysaki ALLAH iyi işler yapın derken bunu kast etmemişti... Öyle olsa kusursuz işler yapın derdi...
YanıtlaSilMükemmel olmaya çalıştıkça hayat mükemmel olamayacağını ispatlıyor insana
YanıtlaSilDoğayı izlemek ne güzel bir strateji olmuş👏🏻
YanıtlaSilNe olur göğe bakalım 🤗
SilMükemmel olmaya çalışmadan elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak. Kıvamı bozmadan.
YanıtlaSilLeyla’nın yoğun baskıda can acısyla bilinci ne güzel de açılmış, darısı başımıza…
YanıtlaSilAmin 🤲🏻
SilMükemmel olan yaratılışımızken neydi bu kadar yarış….
YanıtlaSil“Her şeyi kusursuz planlayacağım. Kendi ellerimle tek tek kontrol etmezsem olmaz.” diye uğraşırken hiç bir şey yolunda gitmezken….
YanıtlaSil“Allah planlayanların en hayırlısıdır.” Dediğinde her şey nasıl bu kadar pürüzsüz gidebilir?
İnsanın bir şeyleri kusursuz beklemesi acaba neden ola ki?
İnsanoğlu mükemmel yaratılmış. Ancak onun yaptıkları mükemmel değil. İnsan elinin değdiği hiçbir yer mükemmel değil ama değmediği her yer mükemmel. İnsan mükemmel olmaya çalıştıkça aslında mükemmel olana benzemeye çalışıyor... Mükemmel olmana gerek yok olamazsın da elinden geleni yap yeter...
YanıtlaSilHiçbir şeyin tam olarak mükemmel olamayacağını anladığında gelen o rahatlama hissi…
YanıtlaSilMükemmel iyinin düşmanıdır diye bir söz vardı...
Silİnsan, insan olduğunu kabul edince nasıl da rahatlıyor :)
YanıtlaSilOysa biz mükemmel olmaya çalıştıkça, olamayacağımızı anlayabilmek işte bu on numara bir davranış. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilMükemmel olmaya çalışırken her detayı düşünmek, Mükemmel olmaya çalışmaktan da yorucu olsa gerek.
YanıtlaSilMükemmellik nasılda iyinin önünde engel oluyor.
YanıtlaSilÇoğu sıkıntımın mükemmeliyetçi olmaktan kaynaklandığını fark ettiğimden beri; "Mükemmel olmak için mükemmelliyetçilikten vaz geçmek gerekmiş." derim.
YanıtlaSilMükemmellik isteği ne büyük tuzakmış! Tekrardan hatırlamamızı sağlayan bir yazı olmuş..Elinize sağlık...
YanıtlaSilGerçekten akışına bıraktığımızda süreç ne de kolaylaşıyor. Mükemmel olmasını istedikçe işler griftleşmeye başlıyor.
YanıtlaSilBir şeyi ne kadar çok istersek o kadar ondan uzaklaşırız
YanıtlaSilHerşeyin aşırısı zararlı :)
YanıtlaSilMükemmel olması mı, hem de dünyada… İnsan ki dünyayı ödül verilecek yer olarak kabul ettiğinde, gerginleşmeye başlıyor. Mutlu olmak için attığı adımların sonu mutsuzluğa götürüyor. Çünkü baştan yanlış kapıdan girdi. Aslında ödül aldığımız yer değildi ki burası… Sınav verdiğimiz yerdi. Bunu unuttukça daha çok geçici mutluluğun peşine düştü. Düştükçe daha çok mutsuzluğunu hazırladı. Ve insan böylelikle yanlış yerde debelendi.
YanıtlaSilMükemmel iyinin düşmanıdır. Oysaki mükemmel olmak imkansızdır. Biz iyi olmaya bakalım :)
YanıtlaSilEskiden herşeyi eksiksiz yaptığımda mutlu olacağımı sanırdım. Bunun ne büyük bir yanılgı olduğunu şimdi anlıyorum.
YanıtlaSil