AH NERMİN HANIM
Pencerenin önüne oturup çayını eline alır, gökyüzünün yağmurdan sonra değişen rengine dalar saatlerce düşünürdü. Bazı günler gözlerinden akan yaşlar eşlik ederdi cama vuran yağmur damlalarına.
Puslu bir havaya gözlerini açmıştı Pelin. Böyle havalar bazen hoşuna gider bazen de onu çok sıkardı. Yine öyle garip hissettiği bir gündü.
Yataktan zar zor kalkmıştı, evin içinde biraz dolaştıktan sonra mutfağa giderek ocağa çayı koydu. Dolaptaki kahvaltılıklardan kendisine göre bir sofra hazırlarken bir yandan da çayını demledi. Karnını hızlıca doyurup, en büyük kupalarından birine çayını doldurdu. Bugün yapmaktan en keyif aldığı şeyi yapacaktı, camın önüne oturup yağmuru izlerken çayını içmek…
Salona geçip camın önündeki koltuğa otururken birden gözüne Nermin Hanım takıldı, apartman girişinden hızlı adımlarla binaya doğru yürüyordu.
Nermin Hanım; Pelin’in alt kattaki komşusunun çocuğuna bakıyordu.
"Ah Nermin Hanım! Bu yaşında yağmur da olsa soğuk da olsa yine de çalışmaya geliyorsun. Neler yaşadın sen böyle…" Diye düşünmeden edemedi.
Geçen gün sohbet esnasında Nermin Hanım’ın anlattıkları geldi aklına. Gençliğinde çok güzel bir kadınmış ve mahallenin yakışıklı delikanlısına aşık olmuş. Uzun boylu, esmer, temiz giyimli, yeşil gözlü bir delikanlı… Delikanlı da güzeller güzeli Nermin Hanım’ı fark etmiş, onun zeytin gözlerine aşık olmuş ve evlenmişler. Rüya gibi başlayan evlilik zamanla zor şeylerin yaşandığı bir duruma dönmüş. Bu zorluklara rağmen Nermin Hanım, evlilikleri boyunca gerçeklerle yüzleşmekten göz çekmiş.
Nasıl mı bu hale gelmişler?
Nermin Hanım’ın eşinin çalışmayı pek sevmeyen bir yapısı varmış. Evlenene kadar baba parası ile büyümüş, çalışma konusunda da bir gayreti yokmuş. Evlendikten sonra da babasından para almaya devam ediyormuş.
Pelin hem çayını yudumlayıp hem de düşünmeye devam etti. Oysaki evin erkeğinin görevi değil miydi evin ihtiyaçlarını karşılamak?
Evlendikten sonra eşi; birkaç iş değiştirip en sonunda havaalanında bir işe girmiş. Bu esnada da Nermin Hanım evini bir düzene oturtmaya çalışmış… Ne yapsa da eve katkı sağlasa diye düşünüyormuş. Önceleri el emeği danteller, oyalar yapıp satarak mutfak harçlığını çıkarmaya çalışmış.
Her kadın gibi anne olmak istemiş Nermin Hanım ama aradan geçen zamana rağmen çocukları olmamış. Doktora gittiği günü anlatırken; o günü, o anı sanki yeniden yaşıyordu. Sanki yeni öğrenmiş gibi, bu kısımları hep gözleri dolu dolu anlatmıştı Pelin’e. Belki bir umut olur diye çeşitli tedaviler denemeye karar vermiş. Ama eşi onun bu hissettiklerini anlayamamış. Ona destek olmak şöyle dursun, ilgisiz tavırları Nermin Hanım’ın kalbini daha da incitmiş. Zaten kazancı da tedavi masraflarını karşılamaya yetmiyormuş.
Nermin Hanım günlerce ağlamış, ne yapacağını düşünmüş, en sonunda komşusunun laf arasında bahsettiği okuldaki çaycılık işi aklına gelmiş. Bu işi kabul edip çocuk sahibi olabilmek için kendi parasını kendi kazanmaya karar vermiş. Eşi de hiç karşı çıkmamış. Zaten çalışmayı sevmediği için hatta hoşuna bile gitmiş. Bir yıl içerisinde çeşitli tedaviler denemiş ama çocukla ilgili bir gelişme olmamış ve Nermin Hanım da artık durumu kabullenme aşamasına geçmiş.
Bu kısımları anlatırken düşüncelere dalarak anlatmıştı. Pelin, Nermin Hanım’ı apartmanlarındaki bir çocuğa bakıcılık yaparken tanımıştı. Şimdi anlıyordu bir bakıcının bir çocuğa nasıl böyle öz evladı gibi bakabildiğini…
Zaman içinde Nermin Hanım’ın eşi bir çalışır bir çalışmaz olmuş. Evin geçimi Nermin Hanım’ın vazifesi haline gelmiş. Çalıştığı okul da işten çıkarınca evin geçimini sağlayabilmek için bakıcılık işine başlamış.
Eşini merak edip sorduğunda ise;
-“Hiç sorma!” diye derin bir iç çekti Nermin Hanım. “Koca gün öylece kahvede oturuyor. Başka da bir işin ucundan tutmuyor…”
Nasıl bir evlilik bu diye tekrar tekrar düşündü Pelin. Evlenince insanlar birlik oluyordu, birleşen oluyordu. Ortak bir amaçları ve o amaçları doğrultusunda hedefleri oluyordu. Erkeğin para kazanma ve evi geçindirme gibi sorumlulukları olurken, kadının evinin içindeki düzen ile ilgili sorumlulukları oluyordu. Büyüklerinden de böyle görmüştü çünkü.
Yaşanan şeyleri dinleyen Pelin’in ağzından bir anda;
- “Peki neden hala bu evliliği devam ettiriyorsunuz Nermin Hanım?” sorusu çıkmıştı.
Duyduğu cevap kulaklarında sürekli çınlıyordu,
-“Ne yapayım Pelin’ciğim ben severek evlendim, zamanında çok sevdik birbirimizi. Demek ki o benim kaderimmiş. Zaten çocuğum olmadı, anne babam da ben küçükken vefat etti. Hiç kimsem yok, nasıl ayrılayım? Tek başıma ne yaparım ki ben?”
Çayından son yudumu içerken Pelin’in kafasında tek bir sonuç vardı. Evlilik kesinlikle tek bir kişinin omzunda olmamalı ve dengede bir ilişki olmalı ki o evlilikte iki taraf da mutlu olsun.
Bir de şunları eklemişti cümlelerini tamamlarken Nermin Hanım;
-“Bak yavrum dengeli bir ilişki olması için iki tarafın da sorumlulukları olmalı. Sadece bir kişinin yaptıklarıyla gerçek bir ilişki olamaz. Sadece görüntüyü beğenmek yeterli olmuyor eş seçiminde. Sorumluluk alabilmek, karşındakinin yükünü hafifletebilmek, girdiği ortamı güzelleştirebilen olmak daha kıymetlidir. Ben bunu anladım ama çok geç anladım. Sen benim gibi olma güzel kızım...”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilİnsan neden evlenir?
Bir kadının ihtiyacı nedir?
Bir erkeğin ihtiyacı nedir?
Ve evlilikte aslında kimin nasıl bir rolü olur?
Oysa her sürece başlarken cevaplanması gereken sorular vardır..
Mesele güzel ortamlarda bulunmak değildi..
YanıtlaSilGirdiği her ortamı güzelleştirebilmekteydi..🫶🏻
Dengeli ilişki olsunki iki tarafta mutlu olsun👌 ne kadar anlamlı bir söz…
YanıtlaSilBaşkasının alması gereken sorumluluğu aldığımızda, pek çok şeyin düzeleceğini sanıyoruz . Ama öyle olmuyor. Çünkü evlilik tek kişilik değil :)
YanıtlaSilkaleminize sağlık çok güzel düşündürücü bir yazı
YanıtlaSilSadece evlilikte değil aslında her ilişkide sorumluluk almak güzelleştirmek ne kadar kıymetli. Elinize sağlık 🌺
YanıtlaSilDenge… yemekteki baharattan, çocuğa verilen sevgiye, karı koca ilişkisine kadar her yerde denge.
YanıtlaSilEş seçimi için ne güzel kriterler verilmiş.
YanıtlaSilRAB bim ihtiyacı olanın ihtiyacını tam da ihtiyacı olan yere gönderir... yeter ki şükürvari olabilelim inşALLAH🌹
YanıtlaSilİlişkide denge için iki tarafın da yük olmama mantığında olması ne büyük bir mutluluk. Bunu yakalamak için ne yapmalı insan? Sadece yaptıklarını biri için değil de Allah için yaptığını hatırlaması yeter belki de...
YanıtlaSilAsk, sevgi herseyi çözmüyor malesef, evlenirken ve evliligi devam ettirirken ilk bakacagimiz sey onu seviyor muyum o beni seviyor mu degil, bilinç durumu nasil, bilinci acik mi, dusunme mekanizmasi gercege uyumlu mu yoksa kendi kurdugu sahte kabullerle mi hayatin icinde ilerliyor.. aslinda tum birliktelikler icin boyle, dostum, ortagim, is arkadasim... dogru olani yapma ile ilgili ne kadar merakli, istekli.. butun olay buralarda dönüyor...
YanıtlaSilVe romantizm diye birsey varsa en romantik soru bu olurdu bence... tabiat taki varliklar hep dogru olani yapiyor ve tabiatta yurumek ne kadar romantik:))
Romantik komedi gibi başlayan film sonradan trajediye dönüyor yoksa malesef
SilBizim bu bilğileri okuduktan sonra kendimizi sorgulamamamız, Doğru zannettiğimiz yalnışlarla yüzleşmemiz. Acı fakat gerçek.. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilSen ben gibi olma , ne çok şey anlatıyor aslında . Farkında ama değiştirmek istememiş gibi .
YanıtlaSilPeki insan neden değiştirmek istemez?
Her şey kıvamında güzel 🤌🏻✨
YanıtlaSilGünümüzün en hastalanmış şeyi olabilir ilişkilerimiz. İki kişilik yolculukta gerçekten yoldaş olabilmek nasip olsun.
YanıtlaSilAh ah hakikaten :)
YanıtlaSilTek başına ne yapabilirim diyor, zor olsa da alışkanlığını terk etmek istemiyor. ALLAH güç versin...
YanıtlaSilHalbuki bir bilse o zaman ne kapılar açılacak Nermin’e. ..
SilDenge mutluluktur bu yazının özeti gibi olmuş sanki. Aşırılık hep gol yedimiz yerler oluyor. Bir de insan neler yapabileceğinin farkına varmayınca kabullenip yıllarca o problemde kalakalıyor.
YanıtlaSilHerkesin hayatının bir yerinde Nermin hanım oluyor. Bazen yakın akrabası bazen de kendisi olabiliyor
YanıtlaSilDengeli evlilikler dileğiyle
YanıtlaSilHayatın yükünü paylaşmaktır evlilik
YanıtlaSilİnsanın en zorlandığı şey kendi hayatından deneyim transferi yapıyor olması. Ama hayat bir şekilde deneyimlememize sebepler oluşturuyor.
YanıtlaSilGünümüz problemlerinden gerçekten... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilEve katkı olsun, istediğimiz gibi tüketelim derken ipin ucu elden kaçtı 😔
YanıtlaSilHayatımızın dönüm noktalarında o konuda başarılı veya başarısız olmuş kişilerden deneyim transferi alabiliyor olmak ne kadar kıymetli… Emeğinize sağlık…
YanıtlaSilKarşılıklı ihtiyaç karşılayabiliyorsak ve yük olan yerine yük alabilen oluyorsak, evlilik işte o zaman keyifli hal alıyor, kaleminize sağlık ne güzel stratejiler verilmiş
YanıtlaSil