AŞKIM BAKSANA BANA!
Masmavi gözleriyle yandan yandan, telefonla konuşan eşine bakıyordu. Bir yandan da baktığını fark ettirmemeye çalışıyordu. Arkadaşının “Elifciğimm! “demesiyle irkildi. O anda hissettiği duygularıyla bir an duraksadı ve “efendim” dedi...
Elif küçük yaşta, Serkan’la severek evlenmişti. Üstelik ne zorluklarla evlenmişlerdi. Ailesi istememişti, okulu vardı, maddi olarak geçinebilecekleri bir işleri yoktu. Ama her şeye rağmen evlenmişlerdi. Bir kız bir erkek iki çocukları olmuştu. Küçük yaşına rağmen aldığı sorumluluklar fazlaydı. Çocuklarıyla beraber büyümüştü. Öyle böyle derken 10 yıl geçmişti... Eşini çok seviyordu, her konuda destek olur yanında olurdu. Hatta onun umutsuz olduğu yerlerde Elif dimdik durur moral verirdi. Bir takım yaşanılan ciddi sorunlara rağmen Serkan’ı bırakmamıştı Elif. Eşini seviyordu, mutluydular…
Ama mutlu etmeye çalışan taraf genelde Elif olurdu. Ve yine bir gün eşini mutlu etmek için istemediği bir şeye tamam demek zorunda kalmıştı.
Serkan’ın yarış motorlarına ilgisi vardı. Ama maddi olarak alacak gücü yoktu. Fakat borçla harçla almaya çalıştı. Ama en sonunda Elif de bileziklerini ve tüm birikimini vermek zorunda kaldı. Ve Serkan’ın istediği olmuş, motoru almıştı.
“Çocuk gibi sevindi ama.” Dedi arkadaşına anlatırken. Bunu söylerken kendisi de onun mutlu olmasından mutluydu... Her ne kadar istemese de... İki hafta geçmişti aradan Serkan’da bir değişiklik fark etti Elif. Her gün motorla gezmeye çıkardı. İş yerini de diğer arkadaşına bırakmıştı müşteri az diye. Vaktinin çoğunu motoruna ayırmaya başlamıştı ve Elif bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştı. Ev ile çocuklar ile daha az ilgilenir hale gelmişti… ve eve her geldiğinde de şikayet etmeye başlamıştı Serkan… Bir anda parlamaları, sinirlenmeleri, yapılanları beğenmemesi Elif’e karşıda nankörleşmişti. Elif o mutlu olsun, mutlu olursa hepimiz mutlu oluruz diye düşünüp yaptığı birikimi bozup motor almasına yardımcı olduğunda bizimle daha çok ilgilenir bu yaptığımız fedakarlıktan dolayı diye düşünmüştü ama Serkan tam tersi daha nankör davranmaya başlamıştı. Kıymet bilmezliği artmıştı.
“Bir motorla tüm hayatım değişti” dedi ağlayarak arkadaşına. Daha iyi, daha mutlu olmak için yapmıştı her şeyi. Ne yapacağını bilmiyordu, son birkaç aydır yaşadıklarını anlamlandıramıyordu ve Serkan’ı artık tanıyamadığını düşünüyordu…
Tüm hayatını değiştiren gerçekten motor muydu? Yoksa eşinin her isteğine şartlarını zorlayarak “evet” demesi miydi? Belki de ilişkinin iyi gitmesi demek her zaman ‘evet’ten’ değil bazen de ‘hayır’ diyebilmekten geçiyordu…
Her ilişki dengede başlar. Ama bazen dengeden çıkar ve ilişki değişmeye başlar. Dengeler değişince kişiler de değişmeye başlar. Ve en sonunda kimse kimseyi tanıyamaz hale gelir. Sevgiyle başlayan süreç nefretle biter..
Peki ilişkilerde ki dengeleri değiştiren şey nedir?
Değişen dengeler eski haline nasıl gelir?
Mutlu giden bir ilişkinin sırrı nedir?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
YAHYA HAMURCU
Her şeye evet deyince daha çok sevileceğimizi zannetmemiz…
YanıtlaSilBir yemekte olduğu gibi İlişkilerde de kıvamı tutturabilmektir güzel olan. Bozulan kıvam yeniden dizayn edilir mi? Edilir edilmesine ama nasıl?
YanıtlaSilBelki de tüm meseleyi dizayn eden şey bizim probleme verdiğimiz tepkilerdir..
YanıtlaSilKeşke söylenenler, ilk söylendiğinde anlaşılabilseydi…
YanıtlaSilBelki de sır değildir, vardır mutlu ilişki örnekleri yeter ki doğru yere bakalım😉…
YanıtlaSil"Mutlu olsun yeter" derken muhataplarımızı nankörleştiriyoruz.
YanıtlaSilKeşke bilselerdi..
Silİnsanlara iyilik adı altında yapılan bu davranışlar bir ailenin bozulmasına varıyor. Peki insan bu konuma nasıl geliyor ? Gerçekte ne istiyor ama ne yapmak zorunda kalıyor. Iliskilerde Usta nasıl olunuyor :)
Sil"O mutlu olsun yeter. O mutlu olursa ben de mutlu olurum" diye düşünenlere sesleniyorum: " ben mutluysam o da mutlu" nokta!!!
YanıtlaSilBazen doğru bildiğimiz yanlışlarımız tümhayatımıza ilişkimize mal olabiliyor... Çözüm aslın tam zıddında imiş... Sadece biz o gözle bakmamışız...
YanıtlaSilMutluluk nedir? Hem kendimizi hem başkalarını mutlu etmek için türlü türlü hatalar yapıyoruz…
YanıtlaSilKaleminize sağlık..🌷
YanıtlaSilBir insanı bozmanın en etkili yolu onu bedelsiz bırakıp her isteğine evet demek galiba… 🥺
Bir insan nasıl nankör olabilir çok güzel örneklenmiş, çözüm kendi davranışlarımızda, kendi nankörümüzü kendimiz yaratıyoruz hiç farketmeden... Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilÜstelik iyilik yaptık zannediyoruz😔
SilBirilerini mutlu etmenin yolu, her ne ilişki ve aramızda konu varsa adaletli yaklaşmaktan geçiyor olsa gerek.
YanıtlaSilBazen farkında olmadan gereksiz fedakarlık yapıyoruz..kendi nankörümüzü oluşturuyoruz (:
YanıtlaSilMutlu olabilmek için bazen hayır diyebilmek.. ne çok şeyi gözden kaçırıyoruz ..
YanıtlaSilKişilerin ödemeleri gereken bedelleri ödeyince değer vereceklerini beklemek en büyük yanılgılarımızdan biri.
YanıtlaSilBir an sevinsin derken bir ilişkiyi sonuna götüren seçimler yapabiliyor insan
YanıtlaSilİlişkiler dengede başlıyor ama dengede kalmayabiliyor.
YanıtlaSilGenel olarak baktığında hakikaten de ilişkiyi zora sokan şey, hayatın getirdiği ihtiyaçlar değil de, çoğu zaman insanın ihtiyacı olmayan şeyler..
Bazen mutlu olsun isteriz ve iyi niyetle de olsa zarar veririz.. Önce kendimize, sonra karşımızdakine.. Kaş yapayım derken göz çıkarırız.
Dolayısıyla öncesinde doğru değerlendirme yaparak adım atabilsek ne güzel olurdu ilişkilerimiz..
İhtiyacı olduğunda hayır diyebilmek, ihtiyacı olduğunda desteklemek galiba biraz da insanın kendisiyle olan ilişkisindeki dengesiyle alakalı.
Yazı bizi başka başka aydınlanmalara götürdü. Teşekkürler ☺️
İnsan "hayır" demeye başladığında onun konforunu daha iyi anlıyor. Aman ben kötü olmayayım, aman beni iyi bilsinler diye her şeye "evet" demek insanı ayrı bir yoruyor...
YanıtlaSilgünün sonunda insan aslında her şeyi kendi nefsi için yapıyor...
SilAh bu ilişkilerdeki denge :) Malesef kaçırmaya çok müsait olduğumuz zamanlar oluyor. Çoğu problemde bunlardan kaynaklanıyor zaten. Umarım dengeyi kurabilenlerden oluruz.
YanıtlaSilYaptığımız her eylemde bunun sonucu o kişiye, bana ve toplama iyi gelecek mi diye düşünürsek eğer kendimizden verirken saçmalamayız gibi geliyor bana, çünkü insan abartmaya çok meyilli, karşı tarafa ilgisi, isteği fazlaysa gelen işaretlere kör olmasa bile şaşı oluyor.. bu motor hepimize iyi gelecek mi, hayatımıza fayda ve güzellik getirecek mi, onu bozacak mı yoksa güçlendirecek mi demek lazım... Bunu diyebilmek için de "iyi" en "kötü" ne, insan nasıl "bozulur", nasıl "toparlanır" bilmek gerekir... Daha çok insana öğrenmek, bilmek nasip olsun.. Güzel yazı, elinize sağlık..
YanıtlaSilinsan her yaptığını mutlu olmak için yaparken yanlış stil her şeyi nasıl da tepetaklak ediyor..
YanıtlaSilİnsan mutlu olmak ister fakat gerçekten mutlu olmak ve mutlu etmek nedir çok güzel örneklendirilmiş. Kaleminize sağlık🥰
YanıtlaSilBir beğen butonu olsa yazı gibi yorumlar da çok güzel 🫶
YanıtlaSilDenge bozulunca, kıvamda bozuluyor… bedel konusunu bilmek insanın içini rahatlatıyor:)
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilHer konuda evet dediğinde insan mutlu olabileceğini düşünüyor. ama insan Hayır diyebildiği noktada evetleri kıymetli hale geliyor.
YanıtlaSil"Karşıdakini mutlu edersem ben de mutlu olurum", bu denklem çözümsüz.
YanıtlaSil""Her ilişki dengede başlar. Ama bazen dengeden çıkar ve ilişki değişmeye başlar. Dengeler değişince kişiler de değişmeye başlar. Ve en sonunda kimse kimseyi tanıyamaz hale gelir. Sevgiyle başlayan süreç nefretle biter...""
YanıtlaSilÇok vurucu ve çok gerçek 🌱🤍
bedelsiz elde edilen herşey, problem olarak geri dönüyor
YanıtlaSilher şeye evet diyerek mutlu olacağımızı sanmak en büyük yanılgılarımızdan sadece biri..
YanıtlaSil