EVDE KALIRSIN LEYLA
Mutfak tezgahındaki tepside bardaklar yan yana dizilmişti. Doldurulmak için sıralarını bekliyorlardı. Çaydanlığı eline alınca hatırlamaya çalıştı. Altındaki tabağında ufak bir kırık olan bardak annesinindi. Onun çayını biraz açık doldurdu. O öyle severdi. Teyzesi çay kaşığını bardağa ters koymuştu. Değişik fikirler hep onun aklına gelirdi. Komşuları Melahat teyze bulunduğu yere uyum sağlar, birileri gülerse güler, birileri ağlarsa onlarla ağlardı. Çay kaşığı düz olan bardak da onundu. Son olarak altlığı olmayan kendi bardağını doldurdu. Tepsiyi alıp sohbetin koyulaştığı, şuh kahkahaların yükseldiği balkona yöneldi.
Bardakları sahiplerinin önüne koyup sandalyesine yerleşti. O sırada teyzesi Hatice masadaki herkese göz gezdiriyordu. Hepsinin onu dinlediğinden emin olunca sesini alçaltarak devam etti. Fısıldamasının sebebi söyleyeceklerinin duyulmasını istememesi değildi. Bu şekilde konuşarak dedikodu yapmaktan hoşlanmadığına kendini inandırmak istiyordu.
“Geçen ablama gittim. Hali hiç iyi değildi.”
Arada dramatik boşluklar bırakıyor, söyleyeceklerinin etkisini arttırmak için mimikler yapıyordu.
“Çok kafasına takmış. ‘Ne yaptım ne ettiysem ikna edemedim’ diyor. Fidan boşanıyormuş.”
“Kim?!”
“Hüsniye ablamın kızı var ya, Fidan. Geçen Temmuz’da evlenmişti. Sen de düğününe gelmiştin ya Melahat.”
“Ay evet, ama o evleneli daha bir sene bile olmadı. Ondan şaşırdım.”
“Kocası dövüyormuş. Hüsniye ‘Sabret kızım, büyü yapmışlardır. Yuva bozmak öyle kolay iş değil.’ falan demiş. İkna etmeye çalışmış ama kız daha fazla dayanamamış.”
“Allah Allah! Hiç insanın aklına gelir mi? Ne kadar da mülayim bir çocuktu halbuki. Evlenmeden gerçek yüzünü bilemiyor tabi insan.”
Leyla düğünden sonra olanları hatırladı. Hüsniye teyze, damadına, “Altınları eve ben götüreyim. Çalınmasın. Balayından dönünce alırsınız.” dediğinde damat sinirden adeta morarmıştı. Bağırıp çağırıp olay çıkarmıştı. Sakinleşsin diye kayınvalidesi ondan özür dilemişti ama yine de kendini affettirememişti. Evlendiklerinden beri damadı, Hüsniye teyzeyi evlerine istemiyordu. Sadece kızı Fidan arada sırada yalnız başına onu ziyarete geliyordu. Hüsniye teyze kızının evliliği yürüsün diye bu konuyu hiç büyütmemişti. Ama yine de sonunda evlilikleri bitme noktasına gelmişti demek ki.
“Bu yaşta dul kalacak, zavallı kız. Allah’tan çocuğu yoktu.”
“Doğru söylüyorsun. Çocuğu olsa öyle rahat boşanamaz. Bak Selma'ya. Kocası yıllardır aldatıyordu. Çocukları için gıkını çıkarmadı. Sonunda çocukları evlendirince boşandı kurtuldu. Ama o zamana kadar kaç yıl neler çekti zavallıcık neler...”
“Neler çekti anne?”
“Sen tabletinle oyna, bizi dinleme Alican. Büyükler kendi aralarında konuşurken çocuklar dinlemez.”
“Ama kulaklarım var. Her şeyi duyuyorum”
“O zaman o kulaklarını çekme zamanı geldi demek ki. Git içeride oyna.”
“Of tamam! Dinlemiyorum ya.”
Birkaç saniye süren sessizliğin ardından teyzesi Hatice’nin gözleri Leyla’ya sabitlendi. Bu hayra alamet olamazdı.
“Eee Leyla, sen kaç oldun şimdi 35 mi? Yok mu görüştüğün birileri? ”
“Yeni 30 oldum teyze.”
“Bak kızım artık yaşın da ilerledi. Basit sebeplerden kimseyi beğenmemezlik yapma. Seçici olma bu kadar. Birkaç yıla kimse sana bakmaz olur, pişman olursun. Sonra evde kalırsın Leyla.”
Leyla, teyzesinin az önce anlattıklarından sonra hala evlenmesini öğütlediğine inanamıyordu. Zaten hevesle evlenen arkadaşlarının birkaç yıl sonra evlilik hakkında söyledikleri de onu iyice soğutmuştu. “Şimdiki aklım olsa evlenmem.”, “Bekarlık ne güzelmiş, kıymetini bilememişim.”, “Hazır bekarken tadını çıkar.”, “Çok zor Leyla, çok… Bana da söylediler, inanmamıştım.”
Komşu Melahat atıldı.
“Şöyle işkolik, zengin birini bul. Hatta yaşı da geçkin olsa daha iyi. Ne demişler kocanın en iyisi ölü olanı.”
Hatice’yle ikisi bastılar kahkahayı. Alican kendini daha fazla tutamadı.
“Babama söyleyeceğim sizi!” deyip hınzırca gülerek salona kaçtı.
Leyla, babası öldüğünde annesinin ne kadar üzüldüğünü düşündü. Annesi, diğerleriyle birlikte gülmüyordu. Belli ki bu konuda onlarla aynı fikirde değildi. Sessizce çayından bir yudum aldı.
Babasını düşündü Leyla. Akşam eve hep gülerek girerdi. Gün içinde ne yaşamış olursa olsun eve gelmek onu mutlu ederdi. İşte yaşadığı sıkıntıları dışarıda bırakırdı. Çocuklarıyla eşiyle vakit geçirmekten keyif alırdı. Eşine kıymet verdiği her halinden belliydi. Ona halini hatırını sorardı. Kendi gününün en komik kısımlarını anlatır, onu ve çocukları güldürürdü. Leyla annesiyle babasının mutlu bir evlilikleri olduğuna inanıyordu. Bütün evlilikler kötü olmak zorunda değildi belki de.
- Peki iyi bir evliliğin sırrı neydi?
- Evlenmeden birini tanımak mümkün olabilir miydi gerçekten?
- Herkes evliliklerde aynı hataları yapar mıydı?
- Yoksa başkalarının hatalarından ders çıkarıp daha doğru, bilinçli seçimler yapılabilir miydi?
- Şans işi miydi doğru insanı bulmak?
- Yoksa doğru insan olmaya mı çalışmalıydı önce?
İnsan bir ömür birlikte yaşayacağı, birlikte kararlar vereceği, birlikte problemlere çözüm üreteceği eşini seçiyorsa bu öylesine bir karar değildir. İnsanın daha doğru ve kaliteli seçimler için, daha sağlıklı ve iyi ilişkiler için ihtiyacı olan gerçek bilgilerdir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
&
Kendimi baya o balkonda hissettim. Hem keyifli hem düşündürücü bir makale olmuş :)
YanıtlaSilTüm gününüz bekarlarının sorunlarını ne güzel de özetlemiş yazı. Kaleminize sağlık :) Herkes neyin ne olduğunu söylüyor ama nasıl sorusunda takılıyor. Doğru stratejiler lazım özellikle hayati konularda çünkü hayat herşeyi yaşayarak öğrenmek için çok kısa..
YanıtlaSilİyi insanlarla birlikte olabilmek ümidiyle..
YanıtlaSilŞans işimiydi doğru insanı bulmak? Düşününce ne çok bilinç açan bir soru? İnsanın ormanda yürürken karşısına ayı çıkması bir şans mıdır? Yoksa oluşturduğu sebepler midir? İnsan yürüyeceği yolu kendi seçer ama o yolda karşılaşacağı her şey aslında seçimlerinin bir sonucuydu…
YanıtlaSilönce doğru seçim sonrasında da doğru bir yolculuk için önce ne doğru ne yanlış ilişki ne demek nasıl bir ilişki mutluluk verir insan neden ilişki kurar bunları öğrendiğimiz bu program için teşekkür ederiz emeklerinize sağlık
YanıtlaSilİyi insanlara denk gelsin yolunuz.
YanıtlaSilEvlenmiş olmak için evlenilmez işin mantığını anlayan ve neyi ne için yapan evlene bilit.
YanıtlaSilBabama söylicem sizi 😂😂😂 Gözümün önünde canlandı
YanıtlaSilAyni yöne bakan aynı yolda olabileceğimiz iyi insanlar karşımıza çıkması umuduyla....
YanıtlaSilBilinç açan bir yazı.kaleminize sağlık
YanıtlaSilÇok keyifli ve faydalı bir yazı olmuş. Elinize sağlık 🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık tebrik ediyorum 👏🏻 okuduğum en güzel makalelerden biri... Uykuyu çok iyi vermişsiniz. Ben de oradaymışım gibi hissettim..
YanıtlaSilNasıl şimdi her şeyde olduğu gibi evlenirken de insanları tanımak çok önemli. İletişim öncesi arama-taramanın yapılması ve ön atağın çok iyi değerlendirilmesi...
YanıtlaSil🌹
İnsanı tanımanın da ilişkilerin de kavramları ve nasılları yeniden yükleniyor, yükleme bitene kadar cihazı kapatmayınız ☺️
YanıtlaSilİnsan evliliğinde mutlu da olabilir yani
YanıtlaSilGaliba seçimlerimizde beklentiyi göz önünde bulundurmuyoruz
YanıtlaSilEvlilikleri ne kadarda basite indirgiyoruz.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilNe güzel sorular olmuş onlar öyle, tam da cevaplanmasına ihtiyaç olunan😊
YanıtlaSilEvlenmeden önce, daha yaşanmadan önce bize gösterilenleri anlayabilmek dileğiyle...
YanıtlaSilEvliliklerin, konuşmaların, komşulukların, anneliğin gereçeğe dönmesi dileklerimle..
YanıtlaSilEmeğinize sağlık🌸
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilKeyifli, düşündürücü bir yazı olmuş 👏🏻
YanıtlaSilEvlilik insanın en çok sınandığı sahnelerden biri. İşini ve eşini iyi seçmek de çok kıtmetli. İnşALLAH sınavı kazandırır insana....Elinize sağlık.
YanıtlaSilİnsana verilmiş bir hak, seçim...
YanıtlaSilGünümüzde bir çok örneğini gördüğümüz ve acaba neden insanların bir çoğu evlenir evlenmez boşanıyor diye uzun uzun konuşulan hikayelerin sebeplerine doğru düşündüren bir yazı olmuş. Bekarların doğru kişiyi gerçek bilgilerle seçebilme ümidiyle....Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilEvlilikle ilgili hakikati anlamamızı sağlayan güzel bir yazı olmuş... Elinize sağlık
YanıtlaSilÜzülme Leyla! O balkondaki teyzeler, evlendiğinde bu sefer de "bekarlık sultanlıktır, koca derdi mi çekilir" diyecekler. Çünkü kınayanlar hep kınar.
YanıtlaSilNe kadar güzel bilgiler aktarmışsınız. İnsan okudukça merakı artıyor.
YanıtlaSildemekki o kulaklarını çekme zamanı geldi :):):)
YanıtlaSil