Kayıtlar

ÇARE-SİZSİNİZ

Resim
İnsanlar hayatlarında problem yaşarlar. Sevdikleriyle ilgili, kendileriyle ilgili… Mesela bir anne baba çocukları için her konuda her şeyi yaptığını söyler. Onları rahat ettirmek adına, onları mutlu etmek için emek verirler.  Ama sonuç istedikleri gibi olmaz bazen. Rahat ettirmeye çalışılan çocuk iyice rahatsız olmaya başlar. Sadece bir tanecik istediği şeyi almadıklarında hemen anne babasına mızmızlanır, öfkelenir, mutsuz birine dönüşür.   Ya da bir kadın, eşi için türlü türlü fedakarlıklar yapar, en çok onu sever, onu düşünür, hayatını adeta ona adar ama sorun devam eder. Ve aldığı cevap “Yapmasaydın, bana ne yaptın ki?” olur.  İnsanın kendini çaresiz hissettiği, ne yapacağını bilemediği anlardan biridir bu anlar. Kendince her yolu denedi ama sonuç değişmez. Ve böylelikle insan kendini tükenmiş, yorgun ve çaresiz hisseder.  Yüzünü güldürmeye çalıştığı insanlar kendi gözyaşlarına sebep olur… İnsanın birileri için çabalaması, onlara destek olması, başkalarının derdin...

HER VAZGEÇİŞ BİR HAKEDİŞ

Resim
Volkan, köyde mutlu bir çocukluk geçirmişti. Zamanla büyümüş ailesinin umudu olmuştu. Köyde hasta ve yaşlı teyzelerin gözdesiydi. Herkes ona "Tam doktor olacak çocuk derdi." Annesi onu çocukluğundan beri doktor oğlum diye severdi. Köy yerinde evlat okutmak hiç kolay değildi. Okul ile evlerinin arası baya da vardı. Uzun ve zorlu zamanlar geçse de sonunda olmuş ve tıp fakültesini kazanmıştı.  Üniversite için gittiği büyük şehirde daha önce görmediği birçok şeyle karşılaşmıştı. Eğlenceli ortamlar, rahat yaşantısı olup gezen tozan gençlik bir yerde etkilemişti onu da. Kafası karışıyordu tabi ama biraz eğlenmek onun da hakkıydı diye düşündü. "Nasıl olsa okula kapağı attım, eninde sonunda biter ne olacak ki canım." diyordu içinden geçen ses. Yıllar nasıl geçti anlamadı Volkan. Üçüncü sınıfta bir fark etti ki önceki yıllardan kaldığı birçok dersi vardı. Ama o an "Toparlarım daha önümde zamanım var, kafaya takmaya gerek yok." diye teselli etti kendini. Arkadaşlarl...

KOLSUZ BEBEK AYŞE

Resim
Meslek Lisesi son sınıfı öğrencisiydi Merve. Liseyi bitirmeye adım adım ilerliyordu. Okullarında bitirme projeleri gündem olmaya başlamıştı bile. Öğretmenleri bu yıl dünyada yaşanan problemler üzerine bir tasarım projesi hazırlamalarını istemişti öğrencilerden. Sadece tasarlamakla da bitmeyecekti süreç, tasarımın hikayesini yazmalarını ve bir poster olarak da sunulmasını istemişlerdi.  Merve projeden çok etkilenmişti. Ne yapacaktı, hangi problemi ele alacaktı, bunu oyuncağa nasıl dönüştürecekti, bir türlü tam netleşemiyordu. Zihninde türlü türlü problemleri düşünürken eve varmıştı bile.  İçeriye girdiğinde babası her zamanki gibi televizyonun başında, annesi ise mutfakta yemek hazırlıkları ile meşguldü. O sırada küçük kardeşi Nisa’nın elindeki kolsuz bebeğe gözü takıldı ve yanına yaklaşıp: “Canım benim, ne oynuyorsun bebeğinin ismi ne?  Nisa: “Doktorculuk oynuyorum, ismi de Ayşe Bebek, kolsuz bebek Ayşe.”  Merve: “Ne olmuş peki koluna?”  Nisa: “Ben çıkardım kolu...

KAHRAMANLIĞIN DEĞİŞMEYEN 4 ÖLÇÜSÜ

Resim
Her sahnenin bir rolü her rolün bir bedeli vardır...  Kahramanlık Rolünün Değişmeyen Ölçüleri Onların yola çıkmaları için pelerine ihtiyaçları yoktur… Eyleme geçecek “Yürekleri” vardır. Onların anlatacak “Süslü masallara” ihtiyaçları yoktur… “Işıldayan gözleri” vardır. Onların kalabalık orduları yoktur… “Sağlam yoldaşları” vardır. Onlar “Basit” olana hürmet edebilenlerdir. İşte Onlar  “ Küçük” taşların büyük taşları devireceğine iman etmiş olanlardır.    & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Sıradan bedellerle neden sıradışı bir hayatın olsun ki " YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

İNSAN

Resim
Adı insan... Unutan ve yanılan, Yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla yücelen, Yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla aşağı inen, Seçimleriyle iyiye ve kötüye varan, Toparlanınca en güzel görüntüden daha güzel, Bozulunca en çirkin görüntüden daha çirkin, Tüm yaratılanlara halife olan… Adı insan... İstekleri ve istemediklerinde aceleci ve telaşlı, Gücü eline aldığında zorbalaşan, İhtiyacı kalmadığında, ihtiyacını giderene nankörleşen, Zıttına davrandığında sınavını geçebilen… Aslında insan; Hayatında hep gerçeği arayan, Yürüdüğü yoldaki yolculuğunda bir amacı olan, Vardığında değil, varmaya çalışırkenki tepkileriyle asıl kazanan, Bulunduğu yerde ihtiyaç giderip, Yaratılana bağımlı olmayan, İşte o zaman mutlu ve başarılı olurdu bir insan... İnsan; Mutlu olmak isterken ve her şey bu kadar net iken,  Neydi insanı yolundan döndüren?    & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygu...

ÖMRÜM BEKLEMEKLE GEÇTİ

Resim
Nazlı yorgun bir halde düşüncelere dalmıştı.  “Hayatım boyunca bekledim. Bir şeyleri, birilerini… Çocukken annemin masallarını, büyüyünce beyaz atlı prensimi, sonra eşimden anlayışlı bir söz, çocuklarımdan içimi dolduran bir teşekkür… Hep bir şeylerin benim dışımda gerçekleşmesini bekledim” diye düşündü. “Beklentilerim büyüdükçe içimdeki huzursuzluk da büyüdü. Eşimden daha çok sevgi bekledim. Beni şımartsın istedim; öyle olması gerekmez miydi?  Çocuklarımdan daha çok ilgi, çevremden daha fazla takdir... Saçımı süpürge ettim. Ne kadar çabalarsam çabalayayım, bu beklentilerim hiçbir zaman tam anlamıyla karşılanmadı. Zamanla eşimle olan ilişkilerimde anlaşmazlıklar artmaya başladı. Çocuklarımın beni anlamadığını hissettim. Kendimi eksik, yalnız, hatta değersiz hissettim.” gibi düşünceler peşini bırakmıyor ve mutsuzluğunun sebebini merak ediyordu.    Bir gün aynada gözlerinin derinliklerinde kendini kaybetmiş bir kadın gördü. Aynada onca beklentinin yüküyle kamburu çıkmı...

NE KADAR AYDINLIK?

Resim
Boğazının yanması ile uyandı Berkant. İçten içe acıtan bir yanmaydı bu. Gece geç saatte işi bitmiş, yorulduğu için de dükkanda uyumaya karar vermişti. Gözünü zar zor açarak telefonundan saate baktı. Öğlen olmak üzereydi. Mürekkep kokusu midesini bulandırmıştı. Dışarıya çıkma ihtiyacı hissetti.  Başında bir ağırlık vardı, açık hava iyi gelir diye düşünerek iki sokak ilerideki çocuk parkına gidip oturdu. Biraz gecikse bir şey olmazdı. Çalıştığı dövme dükkanına öğleden sonra gelmeye başlardı zaten müşterilerin çoğu... Yanındaki bankta oturan amcanın sepetinde yeşil köy elmaları vardı. Küçük ve eciş bücüş olmuşlardı. Belli ki ötedeki otogardan gelmişti. Memleket elmalarına benziyordu bu elmalar. Soluklanmak için oturmuş, tahterevallideki çocukları izliyordu amca. Bir elma çıkarıp Berkant'a uzattı. Ne zamandır elma yemediğini düşündü, cevabı bulamadı ve ikramı geri çevirmedi. Şimdi ikisi de bir aşağı bir yukarı hareket eden platforma bakıyor, gıcır gıcır çıkan eski vida somunu sesini ni...