KOLSUZ BEBEK AYŞE
Meslek Lisesi son sınıfı öğrencisiydi Merve. Liseyi bitirmeye adım adım ilerliyordu. Okullarında bitirme projeleri gündem olmaya başlamıştı bile. Öğretmenleri bu yıl dünyada yaşanan problemler üzerine bir tasarım projesi hazırlamalarını istemişti öğrencilerden. Sadece tasarlamakla da bitmeyecekti süreç, tasarımın hikayesini yazmalarını ve bir poster olarak da sunulmasını istemişlerdi.
Merve projeden çok etkilenmişti. Ne yapacaktı, hangi problemi ele alacaktı, bunu oyuncağa nasıl dönüştürecekti, bir türlü tam netleşemiyordu. Zihninde türlü türlü problemleri düşünürken eve varmıştı bile.
İçeriye girdiğinde babası her zamanki gibi televizyonun başında, annesi ise mutfakta yemek hazırlıkları ile meşguldü. O sırada küçük kardeşi Nisa’nın elindeki kolsuz bebeğe gözü takıldı ve yanına yaklaşıp:
“Canım benim, ne oynuyorsun bebeğinin ismi ne?
Nisa: “Doktorculuk oynuyorum, ismi de Ayşe Bebek, kolsuz bebek Ayşe.”
Merve: “Ne olmuş peki koluna?”
Nisa: “Ben çıkardım kolunu. Babam haberleri izlerken duyuyorum bebeklerin çoğunun kolları yok artık, ben de benim bebeğimin kolunu çıkardım.”
O sırada babasının söylenmesine dikkat etmişti Merve.
“Vicdansızlar. Vicdanlarını kaybetmiş bunlar. İnsan bir bebeğe kıyar mı, nasıl bir vicdan bu, şu çocuklara bakıp hiç mi içleri acımıyor.”
Merve: “Babacığım neden söyleniyorsun?”
Babası: “Bak kızım görüyor musun şu yavruları, hepsine nasıl zulmediyorlar. Yaşayanların çoğunun kolu bacağı yok. Zulüm içinde dayanmaya çalışıyorlar. Üzerlerine bomba yağdırıyorlar.”
Merve: “Baba nasıl dayanıyorlar bu insanlar bu zulme, nasıl yaşamaya devam ediyorlar, çok acı…”
Babası: “Yaşarlar evladım yaşarlar. Onların tedavi edeni, yaralarını saranı başka çünkü…” dediğinde ne güzel söyledi diye düşünmüştü Merve.
Şimdi anlamıştı Merve kardeşinin neden bebeğin kolunu çıkardığını… Küçücük kalbinde ne büyük bir vicdan taşıyordu… Belki oradaki insanlara gücü yetmiyordu ama kendi minik elleriyle kolsuz bebeğini tamir etmeye çalışıyordu…
Nisa: “Abla bak Ayşe’yi tamir ettim. Onu tedavi ettim. Kolunu iyileştirdim. Şimdi gülümseyerek bakıyor bize görüyor musun? Çok mutluyum ablacığım. Artık kolsuz bebek Ayşe ile uyuyacağım. Çünkü o benim kardeşim.” Diyerek sevincini paylaşmıştı ablasıyla.
Dünyanın göz çevirdiği yerlerde olanı biteni beş yaşındaki bir çocuk algılayıp, kendi imkanınca ona yardım etmeye çalışmıştı. Önünde istemediği kadar bebekleri varken, o kolsuz bebeği ile oynamayı tercih etmişti.
Merve’nin zihninde birden şimşekler çakmıştı. Projenin konusunu kardeşinin aracılığıyla bulmuştu. Odasına geçip hüngür hüngür ağlayarak projeyi yapmaya başlamıştı.
Proje ismini kendi seçmişti zaten. “Kolsuz Bebek Ayşe.”
Nisa’nın eski oyuncaklarından birini alıp, bebeği ve posteri tasarlamaya başlamıştı. Bir hafta sonra proje teslim günü gelmişti. Merve’nin gözüne uyku girmemişti. Bebeği çantasına koyup güzelce poşetleyip, posteri eline alıp okulun yolunu tutmuştu.
Herkes heyecanlı bir şekilde yaptıklarını birbirlerine gösteriyordu. Kimileri küresel ısınma ile ilgili çözüm tasarlamış Sıra Merve’ye gelince, “sen bir şey hazırlamadın mı” demişlerdi.
Merve: “Hazırladım getirdim bir şeyler” diye cevap verdi.
Arkadaşları birbirlerine bakarlar. “Nasıl yani düzgün bir şey çıkaramadın mı yoksa?” dediler.
Merve: “Bilmem. Hazırladım getirdim sınıfta görürsünüz” dedi.
Projelerin değerlendirilmesi için belli bir zaman dilimi ayrılmıştı. Herkes konferans salonuna gidip projelerini orada sergilemeye başlamıştı. Sıra Merve’ye gelince bebeğini ve posterini çıkarmıştı.
Poster çok büyüktü. Yazıları da aynı şekilde. İnsanların gözlerinin içine içine, vicdanlarına seslene seslene konuşuyordu poster adeta. “Kolsuz Bebek Ayşe” yazısı herkesin dikkatini çekmişti. Herkes postere odaklanmıştı. Nasıl yani, ne anlatmak istiyordu Merve...
Şimdi söz Merve’deydi ve herkes heyecanla anlatacaklarını bekliyordu.
“Herkes problemlerin çözümüne odaklanırken ben projemle problemin kendisine dikkat çekmek istedim, çünkü tasarlamamız gereken şey bitirme projesi değil içimizde susturduğumuz vicdanlarımızdır.
Çünkü o vicdan sustuğunda çözüm için tasarladığımız şeyler, problemi oluşturan silahlara dönüşebiliyor ve birçok masum insanın hayatına mal olabiliyordu. Tıpkı kolsuz bebek Ayşe gibi, tıpkı bizim ona baktığımızda bir şey hissetmememiz gibi, tıpkı asıl problemden göz çekmemiz gibi…”
Derin bir sessizlik kaplamıştı salonu, mesaj yerine ulaşmıştı demek ki…
Herkesin oyuncak tasarımı çözüm üzerineyken Merve’ninki problemi göstermeye yönelikti. Çünkü bir problemi tanımlamadan çözemezsin ve insanlığın vicdanını kaybetmesi en önemli problemlerden biriydi. Çözümü ise, herkesin kendi elindeydi. Kimileri imkânı varken elindekini kullanmazken kimileri de bebeğinin kolunu çıkarıp doktorculuk oynayarak çözüm üretebilirdi?
Peki senin karşılaştığın problemlere ürettiğin çözümün ne? Nasıl bir çözüm tasarladın kendin için? Daha da önemlisi probleminin gerçeğini tanımlayabildin mi?
Vicdanını susturarak çözümden göz çeken mi olmak istersin, yoksa gerçek problemini tanımlayıp doğru yere dikkat çeken mi?…
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Çok haklısınız, problemi doğru tanımlamak çözümün ön koşulu... çözümü görme hakkın o zaman geliyor sana.. Oysa insanların çoğu hastalığın ne olduğunu, neden kaynaklandığnıı tespit etmeden hemen ilaca yoğunlaşıyorlar..
YanıtlaSilMerveninki gibi minik minik tepkileri küçümsemesin kimse, insan oralarda kendi insanlık yolculuğundaki en sağlam adımları atıyor çünkü..
Çözüm bazen çok büyük bir şeyler yapmakmış gibi geliyor ama aslında neye rağmen ne yaptığımız...
YanıtlaSilYönümüzü belli ederek elimizden geleni yapmamız bizden beklenen...
Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilHer problemin bir çözümü vardır. Önemli olan gerçeğe uygun çözebiliyor olmak.
YanıtlaSilProblemi anlamak çok önemli
YanıtlaSil👏👏👏 kaleminize sağlık.
YanıtlaSilÇözüme odaklanmayı problemi hemen ortadan kaldırmak gibi düşünüyoruz bu da bizi aslında anlık çözümlere itiyor. Mesele problemi meydana getiren sebeplere bakmak aslında. Orda ise çözüm çok hılı olmadığı gibi yapılanlar da çok büyük hamleler olması gerekmiyor
YanıtlaSilHızlı çözüme gidelim derken çözümsüz kalıyoruz çoğu zaman
SilProblemi doğru tanımlamak, gerçeğe atılan en önemli adım.
YanıtlaSilGöz çekmek ne mümkün? Göz çekilen her problem büyümeyi hak ediyor
SilEllerinize sağlık😍
YanıtlaSilÇözüm için önce problemi deşifre etmeye ihtiyacımız var…
YanıtlaSilNe güzel anlatılmış ellerinize sağlık ☺️
Rabbim problemimizi dogru tanimlamayi nasip eylsin AMİN
YanıtlaSilO gün bir arkadaşım dedi, hiçbir işe yaramıyor ki sokağa çıkmalar, neye çıkıyorlar anlamıyorum...
YanıtlaSilMesele vicdanlarımızı ayakta tutup elimizden geleni yapmak değil miydi oysa?
Kendi yapabildiğini yapmayana yapamadığını yapabilmek nasip olur muydu?
Başkalarının yerine kendimizi koyabildiğimiz ölçüde olgunlaşıyoruz belki de.... Çocuğu kollarını kaybeden bir anne ya da baba olsalardı "sokağa çıkmalar ne işe yarıyor demezlerdi" asla.. Onu geçtim, işyerleri pat diye maaşlarını yarıya düşürse, işe yaramayacak olsa da bütün şehir onlar için yürüsün, eylem yapsın isterlerdi... Bunun adı mantık uydurma... yapmak istemediğin şeyi mantıksız gösterme çabası... İnsanlıkla yaşıt bir çaba:)
SilHerkes gücünün yettiğince mücadele eder. Doğru tepki vermek büyük tepki vermek değildir ki
YanıtlaSilMücadele ve çözüm... Asla ayrılmaz.
YanıtlaSil👏👏👏
YanıtlaSilHer problem cevabını da yanında taşır aslında
YanıtlaSilÖnce iyice anlamamız lazım ki çözüm zaten içerisindedir…
YanıtlaSil👏👏Çok güzel bir konuya değinilmiş elinize sağlık..
YanıtlaSil