BİRLEŞMEK
Elif, otobüste giderken başını cama dayamış yolu seyrediyordu. Otobüs hızlandıkça yoldaki şeritler nasılda tek bir çizgi gibi görünmeye başlıyordu. Oysa ki hepsi birbirinden ayrı çizgilerdi. Zaman da böyle hızla akıp gidiyordu… Nasıl geçmişti yıllar diye düşünürken geçmişe, üniversite yıllarına gitmişti birden.
Üniversite kantininde oturuyordu ve kapıdan bir delikanlı içeri girmişti, “sanki bir yerden tanıyor gibiyim” diye düşünmüştü Elif.
Vedat da kapıdan girer girmez tam karşıda oturan yeşil gözlü kızı yani Elif'i fark etmişti.
Farklı şehirden gelen bu iki insan, seçtikleri okul ile aynı yerde buluşmuşlardı. İkisi de hemen hemen aynı yaşlardaydı ve yeni başlayacak süreçlerine merhaba demişlerdi.
Vedat ülkenin kuzeyinden, Elif ise güneyden gelmişti. Vedat biraz daha soğukkanlı ve sakindi. Elif ise yerinde duramayan hareketli bir kızdı. Bakıldığında başka dünyaların insanı gibiydiler.
Peki nasıl oluyor da insan, ilk defa gördüğü birini kendine bu kadar yakın hissedebiliyordu? Ne oluyor da daha önce birbirini görmemiş iki insanın kalbi birbirine ısınıyordu?
Vedat’la karşılaşmaları, tanışıp yakınlaşmaları ve sonra evlilikleri… Yaşananlar zihninden, yoldaki şeritler gibi hızla geçiyordu.
Ortak seçimlerde yolları kesişiyordu ama farklılıklar zamanla problem olmaya başlayabiliyordu. Elif ve Vedat birbirinden çok farklıydı ve bu farklılıklar başta çok cazip gelse de zamanla sorun haline gelmeye başlamıştı.
“O zamanlarda bir şeylerin işareti verilmiş sanki ama gören kim” diye içinden geçirdi Elif. Sonra devam etti iç dünyasındaki yolculuğa.
Evlendikten birkaç yıl sonra tatlı geçen şakalaşmaları, gülüş ve eğlenceli hayatları Elif’e göre perdelenmeye başlamıştı sanki. Vedat tam bir işkolikti… Çalıştığı işte, aldığı terfi ve görevlendirmeler peş peşe olmaya başlamıştı. Vedat’ın yoğun çalışma koşulları Elif’in evde yalnız geçen zamanlarını artırmıştı. Vedat fazladan mesaiye kalıyor, aradığında ulaşılamıyordu. Hatta mesajlarına dahi gün içinde cevap alamıyordu. Çevresindeki ilişkilere bakıyor ve kendi ilişkisiyle kıyaslıyordu. Eskiden olduğu gibi o da eşiyle gezmek, onunla alışveriş yapmak istiyordu. Çoğu zaman bunları tek başına yapmak zorunda kalıyordu.
Bir süre sonra Elif’in gündemi sadece Vedat ve evlilikleri olmuştur. Vedat ise daha konforlu bir hayat için bu iş yoğunluğuna katlanması gerektiğini düşünüyordu. İkisinin istekleri ve seçimleri uyuşmuyordu. Vedat’ın tercihleri hep Elif’ten farklı olmuştu zaten. Biri tatlı severken diğeri hiç sevmezdi. Elif seyahati severken Vedat çalışmayı ve evde oturmayı tercih ederdi. Elif, Vedat’ın eve gelmesini heyecanla bekler, onunla konuşmaya can atardı. Vedat ise eve geldiğinde yorgunluğu sebebiyle konuşma isteği olmazdı. Elif’in anlattıklarını bazen dinlemediği olurdu. Bu durumlar Elif’in iyiden iyiye canını sıkmaya başlamıştı.
Sonra çevresindeki uzun süreli evlilikleri düşündü… Anne ve babası mesela… Onlar da birbirinden çok farklı kişilerdi. Tercihleri, davranışları birbirinden farklıydı. Babası daha yavaş ve az konuşan biriyken annesi tez canlı ve konuşkan bir tipti. Yıllarca aynı evde nasıl birlikte yaşamışlardı? Gerçi annesi sürekli babasından dert yanardı; “Ah şu baban yok mu, ağzını bıçak açmaz, bak bu gün neler olmuş hiç anlatıyor mu bana... Milletten duyuyorum olanları. Şu mıy mıy halleri de beni öldürecek, tuvalete girdi mi yarım saat çıkamaz şimdi…” diye söylenirdi sürekli. Yine de bir uyum vardı aralarında. Annem, babam uzun bir yola çıktığında “o şimdi dışarıdan yemek yiyemez” diyerek onun yiyebileceği yemekleri hazırlardı. Babam ise annemle yürüyüşe çıkarlarken; “annen tez canlı şimdi unutmuştur hava serin onun hırkasını da alayım” derdi.
Demek ki farklılıklar işin vazgeçilmez bir parçasıydı. Önemli olan belki de bu farklılıkları kabul etmekti.
Eve doğru gitmek üzere bindiği otobüste Elif, olanları yeniden düşündü. Başını tekrar cama yasladı ve bu sefer manzarayı seyretmeye başladı. Ağaçların esen rüzgar karşısında aynı yöne doğru savrulması, Akan suyun farklı yollardan birleşerek aynı yöne doğru akması… Her şey birbiriyle ne kadar uyumlu diye düşündü. Tıpkı farklı yerlerden gelip, ortada birleşen ve aynı yöne doğru akıp giden akarsu gibi… Kimi sular gökten inerken, kimi dağların yamacından, kimi eriyen buzullardan geliyor, kimi ise yer altında bir kaynaktan fışkırıyordu. Nihayetinde ortak bir yerde buluşup aynı yöne doğru ilerliyorlardı.
Aslında hepimiz dere yatakları, farklı akarsular gibiydik. Önemli olan aynı yöne doğru akıyor olmak, ortak denizde buluşmak belki de…
Biz ise akarsunun dere yatağını değiştirmek istiyoruz. Benim yatağımdan aksın, benim gibi aksın diye mücadele veriyoruz. Bu mücadeleye takılıp kaldığımızda ise hiçbir şey değişmediği gibi bir de ilişkimizde yaşanan sorunlar daha da büyüyor.
Vedat ile birbirlerinden farklı olmalarına rağmen ilişkisinde bir uyum sağlayabileceklerini düşündü. İlişki denge işiydi… Elif ilişkisini ve Vedat’ı hayatının merkezine koyduğunu anladı. Şöyle bir düşündü ve hayatında evliliği dışında başka bir uğraşı olmadığını fark etti. Belki de bu yüzden en ufak sorun bile gözüne batıyordu. Kendine bazı meşguliyetler eklemeyi planladı.
Hayatında ve ilişkisinde denge ve uyumu yakalamak için yeni bir seçimin arifesindeydi. Bunun sonucunu zamanla görecekti…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
YAHYA HAMURCU
Aslında hepimizin son aynı denize aktığını bir anlasak… hayat ne kadar da kolaylaşacak…
YanıtlaSilMesele bizim kendimizi değiştirmemiz aslında. Hedefimizin olması belki de ilişkimizi tekrar dengelemeye sebep olur:)
YanıtlaSilFatklılıkları fark edip,kabul edebilmek gerçek İlişkinin anahtarı. İnsanoğlu bir düşünse. Ne olur ki; o farklılıkları kabul kabul edebilse sevdikleriyle ne kadar da huzurlu yaşayacaklarını bir bilseler, bir bilseler ki farklılıklarımız zenginliğimizdir🌹
YanıtlaSilHayatımızdaki bardakları artırmak, sadece bir yere konsantre olup yorulmayı engelliyor.
YanıtlaSilDenge ne kadar önemliymiş aslında. Keşke daha önceden de fark edebilseydik
YanıtlaSilFark etmek de çok kıymetli...🌱
SilKaleminize sağlık..🌷
YanıtlaSilAslında farklılıklarımızı tanımlayamadığımızda ne kadar büyük sorunlar oluşuyor..
İnsanı tanımak, gerçeğini bilmek o kadar önemli ki..
Ama insan bilemediğinde işin içinden çıkılmaz gibi hissediyor..
İnsan hayatında bir sürü insan ve sorumluluk var ama insan sadece bir kişi varmış gibi oraya kanalize olduğunda aslında en çok orada sıkıntı yaşıyor..
YanıtlaSilhayat aslında sahnene geri dön burada işler raydan çıkıyor bu kadar yaklaşarak problemini çözemezsin diye seslenir gibi..
Meşguliyet bulmak nasıl da doğru baktığın yeri değiştirince sanki daha kolay oluyor teşekkürler
YanıtlaSilHerşey kabulle başlıyor
YanıtlaSilİnsanın hayatta tek bir gündemi olunca bütün denge bozuluyor
YanıtlaSilBirleşen su ne kadar güçlü akıyorsa aslında bir olmak bizim için de o kadar avantajlı halbuki... Yeter ki doğru amaç uğruna bir olalım 💖✨
YanıtlaSilÇoğumuzun yaşantısında benzer hikayelere rastlamak mümkün, hikayeler benzerde olsa işin sırrı çözümde...elinize sağlık
YanıtlaSilİnsanlar farklı da olsa problemlerimiz benzer. Çözüm de aslında benzer. Yeter ki doğru soruyu soralım. Nasıl çözebilirim?
SilDenge de başlayıp devam etmek kıvamı tutturmak çok kıymetli…
YanıtlaSilÇok güzel örneklerle açıklanmış bir yazı olmuş aslında hepimizin yaşadığı ortak bi soruna değinilmiş emeğinize sağlık. Hayatımızda merkez yaptıgımız yerleri farkedip yoluna koyabilmek umuduyla🙏🏻😌😌
YanıtlaSilDengede ilişkiler kurabilmeye...
YanıtlaSilElinize sağlık ⚘️
YanıtlaSilHerkesin kendi alanında farklı işler yapması ama sonunda ortak amaçta birleşmesi değil mi zaten aileyi aile yapan.?
YanıtlaSilFarklılıklarımızı kabul edip tadını çıkarmak gerekir, çileden çıkmak değil 🌿
Çileden çıkarmak istercesine davranabilirler ama bunu çileden çıkalım diye yapmazlar.
SilBunu kabul edince hayatın tadı çıkıyor gerçekten
Ellerinize Sağlık.
YanıtlaSilBoş kaldıkça kafasını takıyor insan. Farklı meşguliyetler ekleme detayına bayıldım… Nerede aşırılık varsa problem de oradan kaynaklanıyor…
YanıtlaSilYaşlanıyor muyum yoksa, okuduğum birçok güzel yazı gözlerimi doldurmaya başladı, bunda da öyle oldu... Belki de gerçekler sade ve duru bir şekilde anlatıldığında insanın içinde bir yerlere çarpıyor, aynı telden çalan melodiler gibi...
YanıtlaSilHayatın problemleri de çözümleri de sandığımızdan çok daha sade ama biz karışık hale getiriyoruz.
Ne güzel yazmışsınız... Ne kadar bizden, hayattan..
Denge uyum ve meşguliyet. Çok güzel bir yazı.Kaleminize sağlık
YanıtlaSilİlişkilerimiz dengede olduğunda insanları değiştirmeye çalışmayıp farklılıklarıyla kabul eder hale geliyoruz belki de... Elinize sağlık :)
YanıtlaSilinsanın ilişkilerindeki ana problemi ne kadar güzel kaleme almışsınız... emeğinize sağlık...
YanıtlaSilElinize sağlık 🤍
YanıtlaSilHayat farklılıklarla daha güzel ve renkli değil mi zaten.. Aksi halde monotonluk olmaz mıydı?
YanıtlaSilEmeğinize sağlık♡
Hayatta nerede problem yaşıyorsak orada mutlaka farkında olmadan dengeyi bozmuş oluyoruz
YanıtlaSilBu hayata sadece eş olmak için gelmediğini Elif fark edebilmiş, darısı başka Elif’lerin başına :) Şimdi bir hobi edinmenin, spora başlamanın, yarım kalan kitapları bitirmenin tam zamanı Elif 💪🏻
YanıtlaSilİşini eşini çocuğunu veyahut kıymet adına ne varsa hayatının merkezine koyduğun, günün birinde bu düşüncelere sevk ediyor insanı
YanıtlaSilElif gibi herkesin gerçeği deşifre edebilmesi duasıyla…🤲🌸
Farklılıkları yönetebilmek ve karşılıklı ihtiyaç giderebilmek bütün mesele..
YanıtlaSilFarklılıkları kabul etmekle başlıyor uyumlu olma.... Kaleminize sağlık
YanıtlaSil