KOMŞU KOMŞUNUN KÜLÜNE MUHTAÇTIR


Koza apartmanı sakinleri, uyandıklarında o günlerinin bu kadar hareketli geçeceğini bilmiyorlardı. Apartmana yeni taşınan ailenin yaşam şekli biraz tuhaf, normalin dışında gibiydi.  Yıllardır boş olan daire satılmış ve alan kişide boş kalmasın, kira geliri olsun diye hızlıca ilk rast gelen aileye kiraya vermişti. 

Yeni taşınan komşularda hareket oldukça fazlaydı. Gece geç saatlere kadar devam eden bu hareketlilik ve ses oldukça rahatsız ediciydi. Sanki evdekiler gece de gündüz de ayakta gibiydi.

Yıllardır sakin ve kendi halinde yaşayan apartman sakinleri hiç böyle bir şeyle karşılaşmışlardı. Onlar, komşuluğun pek de kalmadığı bu zamanda birbirini gözeten, kollayan kişilerdi. Ama artık apartman pek de sakin değildi. Yeni kiralanan dairede, yüksek sesle konuşmalar ve oğlan çocuklarının evde top oynaması, alt katta oturan emekli Aysel Abla’yı çileden çıkarmaya yetiyordu. Tek o da değil apartmandaki bütün oturanlar bu durumdan çok rahatsızdı tabii. Birkaç daire sakini şikayet ettiyse de ciddi bir düzelme olmadı.


deneyimsel tasarım öğretisi


İnsan elindeki şeylerin değerini kaybetmeden anlayamıyordu. “Ne kadar sakin, huzurlu bir yermiş önceden apartmanımız değil mi Aysel Ablacım” Oya Hanım sabah kahvesine gitmiş, Aysel Ablası ile dertleşiyordu. “Galiba apartmanda yaşamaya pek alışkın değiller.” diye cevapladı Aysel Abla.

İnsan bulunduğu ortama uyum sağlamazsa akıntıya karşı kürek çeker gibi yaşar ve olduğu yerde de devamlılığını sürdürmesi imkansız hale gelir. 

Günler böyle geçerken bir gün Oya Hanım, gürültücü komşularıyla ilişki kurmaya karar verdi. “Aysel ablacım bu böyle olmaz. Şikayet de edildi ama bir değişiklik olmadı, ben bir de güzellikle yaklaşacağım. Hem bilirsin benim tatlı dilime kimse dayanamaz.” Oya Hanım kararlıydı çözmek istiyordu bu problemi. Saat on bir gibi gidip kapılarını çaldı, biraz sonra kapı açıldı ama karşısındaki manzara Oya Hanım’ı şaşırttı. Yataktan belli ki kapı ziliyle kalkmış bir hanım, yorgunluğu gözlerinden ve “buyurun” diyen sesinden çok net anlaşılıyordu. “Selamlar” dedi Oya Hanım kocaman sıcacık gülümsemesiyle. “Ben altı numaradaki komşunuz Oya, sizinle tanışmaya gelmiştim hem de kahvenin yanına meşhur tarifim olan tatlımı getirdim. Buralarda meşhurdur benim tatlılarım.” Oya Hanım hem konuşuyor hem de anlamaya çalışıyordu bu kadının neden bu kadar yorgun olduğunu. “Selamlar Oya Hanım tanıştığıma memnun oldum. Bende Özlem, ama kusuruma bakmayın hem ev uygun değil hem de birazdan çıkmam gerek” diyerek Oya Hanım’ın kahve teklifini istemeden reddetti. Oya Hanım bu duruma biraz alınsa da anlamıştı Özlem’in halini. 

Ayak üstü kısaca durumlarını anlattı Özlem, bağışlanma diler bakışlarıyla. Memleketten geldikten sonra bir süre yakınlarının yanında kalmışlar. Ancak anlaşamayıp hemen oradan ayrılmışlar. Eşi Ahmet iş bulana kadar eşe dosta epey borçlanmış. Şimdi eşiyle birlikte bu borçları kapatabilmek için 2 ayrı işte çalışmak zorunda kalmışlar. Daha yüksek maaş verdikleri için vardiyalı işlerin geç vakitte olanlarını seçmişler. “Böylece anlaşıldı neden geç vakitte ayakta oldukları” diye düşündü Oya Hanım içinden. 

Çocuklardan biri zihinsel engelli olduğu için 'dur'dan, 'sus'tan anlamıyor. Onun için özel bakım ve ilgi gerekiyormuş. Özlem, “Kusura bakmayın bizde geldiğimizden beri kimsenin kapısını çalamadık ama durumumuz malum, zaten duyuyorsunuzdur seslerimizi” diye anlatırken Oya Hanım daha önce düşündükleri için biraz utandı. “İnsanlar nelerle uğraşıyor bizde hiç anlamadan dinlemeden neler konuştuk.” diye düşündü. Sonra elindeki tatlıyı uzattı. “Anladım Özlem Hanımcım, lütfen bunu alın çocuklar sever. Siz müsait olduğunuzda bana gelirsiniz o zaman kahveye, mutlaka bekliyorum” dedi ve soluğu Aysel Ablanın yanında aldı. 


deneyimsel tasarım öğretisi


Koza apartmanı sakinleri de aynı probleme denk gelmişlerdi ama bizim Oya Hanım çözmek üzereydi problemi. “Ay sorma Aysel Ablacım kadının hali perişan. Ne zor durumlarda çocuklarını yetiştirmeye çalışıyorlar bir görsen. Çocuklardan birinin de özel ilgiye ihtiyacı var. Aysel Ablacım sen eski eğitimcisin ne yapabiliriz bu insanlar için? Ben inan çok samimi buldum Özlem’i, gerçekten çok mahcup ama elinden bir şey gelmiyor kızcağızın” 

Aysel Abla özel eğitim okullarından birinden müdüre olarak emekli olmuştu. Bu çocuklarla arası da çok iyiydi. Aysel Abla, çevresini de kullanarak ufaklığın yakındaki bir okula kaydının yapılmasını sağladı. “Biz birlikte gelir gideriz bu canavarla, hem bana da yürüyüş olur. Ne zamandır erteliyordum” dedi Aysel Abla. Özlem’in gözleri dolmuştu, “biz en yakınlarımızdan bu iyiliği göremedik Aysel Abla, çok teşekkür ederiz. Ev alma, komşu al diye boşuna dememişler” dedi ortamı neşelendirmek için bir taraftan gülümseyip bir taraftan da gözündeki yaşı siliyordu. 

İnsan başka bir insanın ihtiyacını görmek üzere çaba gösterdikçe daha bir mutlu ve huzurlu oluyordu.  Aynı zamanda kendi ile ilgili zorlandığı işlerinde de gün be gün kolaylıklar oluşuyordu.


 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.

 &


"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

YAHYA HAMURCU

&


&


Yorumlar


  1. Anlayamadığımız yerde nasıl da cesurca yorumlar yapıyoruz..
    Ve anladığımızda nasıl da çözümlüyoruz..
    Anlaşılmazlık problemin ana kaynağı olsa gerek..
    Her yerde..

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize, yüreğinize sağlık…💜
    İçimizi ısıtan sıcacık bir yazı olmuş…

    Ev alma komşu al.. insan ihtiyacını giderirken aslında en çok insana ihtiyaç duyar.. sıcak bir tebessüme, samimiyete ve en çokta anlaşılmaya… Anlaşılmayı en çok hak eden ve buna ihtiyacı olan insandır aslında…🌹

    YanıtlaSil
  3. Acaba ne yapıyor Özlem şimdi, bitti mi borçları 😄 çok sürükleyici bir hikaye elinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. İnsan güzel baksın yeter.
    Ben demekten çıkıp senin problemin ne? nasıl çözeriz demiş.
    Aslında karışık ip yumağını çözmek gibi. kesip atmak kolay Marifet ben bu işi nasıl çözerim demek.

    YanıtlaSil
  5. Komşularımız, İş yerindeki arkadaşımız, okuldaki sıra arkadaşımız bizim için bir fırsattır. Kardeşimiz olmazsa bile onlarla kardeşlik yaparız. Çevremizdekilerin ihtiyaçlarını giderdikçe bir de bakmışız bizim ihtiyacımız karşılanmış olur.

    YanıtlaSil
  6. Sıcacık bir hikaye, okurken içim ısındı. İlk dinleyeme, anlayamaya çalışan olmak ne kıymetli.
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Elinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  8. Eyvallah komşu al diye boşuna dememişler... Allah iyi insanlarla karşılaştırsın , sadece karşılaştırmasın ; beraber kılsın. Etrafımızda hep iyi insanlardan oluşan bir ekosistemin içinde yaşayalım ki biz düştüğümüzde onlar kaldırsın. O yüzden insanın kuruduğu ilişki ağı çok önemli..

    YanıtlaSil
  9. Kendi problemlerinin çözümü başkasının problemlerine duyarlı olman ve çözmende gizli ne kadar garip değil mi?

    YanıtlaSil
  10. İhtiyacı görebilmek ve giderebilmek ne güzel bir haslet.

    YanıtlaSil
  11. Anlamadan yargılamamak için önce algılamak gerekiyor kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  12. İhtiyaç giderenin de ihtiyacı gideriliyor. Ne güzel sistem🤍

    YanıtlaSil
  13. Ev alma komşu al, komşu sürekli iletişimde olacağımız insanlar olacağı için insanoğlu en çokta onlarla imtihan oluyor

    YanıtlaSil
  14. Başkasının İhtiyacını gider ki ihtiyacın görülsün, problemini çöz ki problemin çözülsün…

    YanıtlaSil
  15. Karşımızdakini gerçekten anlamak için ve ona yardım etmek için dinlemek ne kadar da kıymetli, ondan yana olabilmek ve onun ihtiyacını gidere bilmek, bir çok problemin de çözümü aslında... Kaleminize sağlık, çok güzel anlatılmış

    YanıtlaSil
  16. Problemin çözümü tahmin etmediğimiz yerde olabiliyor

    YanıtlaSil
  17. Ne güzel bir şey problemi anlayıp çözmeye çalışmak...

    YanıtlaSil
  18. Meselenin ihtiyaç karşılamak olduğunu anladığımız çok güzel bir yazı…🥰

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ