SEN NEYİ MERAK EDERSİN? - Bölüm 1
Her şey merakla başlar ve insanlar meraklarına göre hayata sorular sorar, öğrenir ve öğrendikçe de yol alır.
Zehra, küçüklüğünden beri herkesten farklı merakları olan bir çocuktu. İlkokulda herkes öğretmen, polis, asker, doktor olmak isterken o “veteriner olmak istiyorum” derdi. Bu isteği hayvanlara olan sevgisindendi.
Dünyanın siyasi olayları ise pek ilgisini çekmiyor, ders tarih ise uyuklamaya başlıyordu. Okul hayatı boyunca, tarih derslerinden evde de televizyonda çıkan haber ve tarih belgesellerinden hoşlanmazdı. Bu alanda merak ettiği şeyler yoktu.
Eşi ise Zehra’nın tam aksi sosyal bilgiler konusuna epeyce ilgiliydi.
Zehra’ya da sürekli;
-Hayatım dünyada ne oluyor bitiyor bilmeden olmaz! Bunlar geçmişimiz olmasının yanında ayrıca genel kültürdür. İnsan geçmişini bilmeli. Ne demişler “Geçmişi bilmeyen geleceği inşa edemez”...
Gibi sözlerle onda bu yönde merak oluşturmaya çalışıyordu. Yine bir gün konu buralara gelmişti. Eşi de Zehra’ya geçmişte yaşanılan ve soykırımı konu alan bir filmi birlikte izlemeyi önerdi.
Zehra;
-Peki tamam, bu kadar anlattın izleyelim öyleyse…
İzlemeye başladılar, film izlerken sonlara doğru ekrana kilitlenmişti Zehra. Filmin konusu gerçek yaşam hikayesiydi. Hem etkilenmiş hem de ilgisini çeken, onda merak uyandıran şeyler olmuştu. Ertesi gün ise konuyu araştırmak istediğini fark etmişti.
İlk sorusunu eşine sordu “NEDEN?”. Aslında onun da vereceği belli bir cevabı olmamıştı. Daha fazla bilgi toplamak anlamak için kolları sıvamıştı Zehra. Birdenbire dünya savaşları, soykırım gibi konular ilgisini çekmeye başlamıştı. Kendisi de şehit torunuydu ve dedelerinin de yaşadığı zulmün benzer olduğunu düşündü. “Bunu da araştırmalıyım, ‘Srebrenitsa katliamı’ bundan çok farklı değildi” diye düşündü.
Zulüm kim yaparsa yapsın, kendince ne gerekçe sunarsa sunsun zulümdür. Tüm bu sahnelerde, yapılanlar çok ağırdı. Bize gösterilenin ardında derinde çok daha büyük bir acı ve zorbalık vardı. Bunlar acı bir tarih olarak filmlere kitaplara konu olmuş, geçmişte bırakılmıştı. Ancak günümüzde tüm dünyanın gözü önünde zalimler tekrar sahne aldılar ve pervasızca misli görülmemiş bir soykırım daha başlattılar.
Zehra uzaktan yakından duyup haberdar olduğu bu duruma ilgisiz olduğu için kendini suçlu hissetmişti. Eşi dikkatini çekmeseydi bugün hala yaşam koşturması arasında dağılan ilgisini toplayamayacaktı. Bebekler, çocuklar, kadınlar, çaresiz bırakılan babalar ve hayvanlar katledilirken o, buna duyarsız kalmaya devam edecekti belki de. Kendini çok suçluyordu ama bir yandan da,
“Önemli olan bir yerden başlamak, ben de birçokları gibi ‘bir kişiden ne olur’ demeyeceğim, ‘bir kişi herkes’ diyen gibi harekete geçeceğim. Yaşadığımız hayatın içinde elbette sorumluluklarımız, yoğunluğumuz var. Ancak biz bu dünyada en az kendimiz kadar birbirimizden de sorumluyuz, öyle ki insan olarak hep bir diğerine muhtacız.”
Diyerek harekete geçmeye karar verdi. Ancak ne yapabilir, nereden başlayabilirdi?
Zehra, hayatın içinde kaybolmanın ve sadece kendine konsantre olmanın hiç de başarı ve iyi bir şey olmadığını fark etmişti. Dış mesajlar hep bu yönde geliyordu ve insan buna aldanmaya da epeyce meyilliydi. İnsanın bir diğerinin ihtiyacı ve derdinden yavaş yavaş nasıl uzaklaştığı fark etmeye başlamıştı.
İnsan oluşturduğu haklı bahaneler ile nasıl bencil olabiliyormuş fark etmişti. Bugün kime sorsak herkes bencilliğin kötü bir şey olduğunu söyler ama kendisinin de bencilce davrandığı yerler olduğunu kabul etmez. Hatta bunu düşünmez bile.
Şimdi sorulara bir yenisi daha eklenmişti. Detaydan başlayıp bütüne zarar veren bu bencilliğin başlangıç noktası bireyden genele nasıl yayılıyordu? “Bu sorunun cevabını bulursam belki ne yapacağımı, nereden başlayacağımı da bulabilirim” dedi.
Zehra’nın içini umut kaplamıştı. İnsan gerçeği merak edince kendini daha iyi hissediyordu. Peki ya merak ettiği gerçeklerin cevabını bulmak insana kendini nasıl hissettiriyordu acaba?
SEN NEYİ MERAK EDERSİN? - Bölüm 2
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
&
Merakımızı doğru yerlere koyabilen oluruz inşallah.
YanıtlaSilZehra gibi hayatın oyalayıcılarına kapılıp kör ve sağır olmamak için baktığı yeri görebilmek nasip olsun…
YanıtlaSilİnsanın oluşturduğu haklı bahaneler… ne kdr önemli bir detay. Kaleminize sağlık
YanıtlaSil"Zulüm kim yaparsa yapsın, kendince ne gerekçe sunarsa sunsun zulümdür."
YanıtlaSil"Birleşen her zaman, birden güçlüdür."
Bizlerde Birleşenlerden oluruz İNŞALLAH.
Kaleminize Sağlık farkındalık oluşturan bir yazı olmuş..
Bazen düşünmeye bile erindiğimiz şeyler oluyor, oysa bilinç verince orası da yeşermeye başlıyor. 2. Bölüm nasıl ilerleyecek merak ediyorum 😊
YanıtlaSilInsanın merak ettiği gerçeklerle karşılaşması, anda acı ve şaşkınlık toplamda mutluluk.. Eğer gerçekten o gerçeği arıyorsa..
YanıtlaSilFark yaratmak istiyorsam önce fark yaratan bir yaşam öyküsüne sahip olmam gerekir 🌸
YanıtlaSilVe bu sadece bir kişilik kararla başlar 🐣
Elinize sağlık 🌷
YanıtlaSilBurnumunuzun ucuna bakmaktan etrafa bakamaz olmuşuz. Gerçekler yaşanırken biz sahtenin içinde dönüp durmuşuz.
YanıtlaSilHerkes gerçeği merak eder aslında ama gerçeği duymak bilmek cesaret ister.
Ne güzel bir cesarettir o ki sahteye olan merakı alt üst eder…
Bir kişiden ne olur demeden başlamalıyım…
YanıtlaSilBütün topluluklar birer kişinin bir araya gelmesiyle oluşur aslında..
o yüzden ben bir kişiyim ne olucak ki bir kişiden demeden, azı küçümsemeden verilen mücadeleler kazandırır insana..
İlk günden bugüne yapılan hiçbir katliamın gerekçesi değişmedi aslında..
YanıtlaSilHep benzer sahneler, benzer haksızlıklar..
Peki ne oluyordu da insanlar buna duyarsızlaşır hale geliyordu…
Ne kadar az düşünüyoruz.. kaleminize sağlık akıcı bir yazı olmuş🌿
YanıtlaSilBozulmalar da toparlamalarda hakikaten bireyden başlıyor... 1 kişinin yaptığı tüm toplumu etkiliyor... Sadece bir ilgi ve merakla başlayan süreç nerelere nerelere gidiyor... merakımızı doğru, güzel yerlere koyabilmek dileğiyle ..
YanıtlaSilBirey, toplumun en küçük yapı taşı... nasıl ki hastalıklarda bozulma, çürüme hücreden başlıyorsa, toplum bozulması da yalnızca bir insandan başlıyordu... Bunun için diyorlar ya; sen toparlanınca çevren de toparlayacak... o zaman nasıl toparlamaya başlarız? Sanırım önce algımızı, ilgimizi değiştirerek oluyor....
YanıtlaSilMerak ettiği gerçeklerin cevabını bulmak mıııı
YanıtlaSilO gerçeğe ulaşabilmek için hep irdelemek, düşünmek ve düşünmek…
YanıtlaSilMerak insanı harekete geçirir. Ellerinize sağlık🐣
YanıtlaSilGeçenlerde bir video izlemiştim “Ne olursa insafa gelirsin ve bu kadarı fazla dersin” diyordu. Gerçekten ne olması lazım ki bencillik bırakılıp insanlığa yapılan bu suçlar için bu kadarı fazla denir… Elinize sağlık 🌷
YanıtlaSilBir kişi ne fark eder?" Sorusuna güzel bir cevap olmuş. Çünkü bozulan veya toparlanan o bir kişi aslında ne kadar çok kişiler olmuş oluyor.
YanıtlaSilNe güzel bir yazı bu böyle! Etrafımızdaki insanları çoğu aslında kötü niyetli değil, yalnızca merakını doğru yere koymuyor ve çok dar bir alanda yaşamayı tercih ediyor, çünkü böylesi daha "kolay ve güvenli"...insan alıştığı düzenden çıkmak istemiyor, oysa o takıldığı günlük dar alanını bir genişletse kendisi de nasıl gelişecek, insan olarak olgunlaşıp yükselecek, etrafındakilere de ilham kaynağı olacak..
YanıtlaSilÖğrenme merakla başlar. Merakımızı doğru yere yerleştirmek, gerçeği aramak. Bulduk. Hep bir iletişim şekli muhakkak vardır. Yanında olduğumuzu belirtecek Parmağınızı da oynatamıyor muyuz🌹
YanıtlaSilBir kişiden ne olur deme. Bir kişiden herkes olur. Çok güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık👏
YanıtlaSilTebrikler Zehra şimdi doğru yolu bulup o umut kapısını açabildin! Sıra bir sonraki adımda 🤲🏼🌿
YanıtlaSilİnsan merak etsin, öğrenmek istesin yeter ki, bazen bir çobandan, bazen bir çocuktan gerçek gelir bulur onu.
YanıtlaSilSoru varsa cevap var, insan sordukça nasıl da yakınlaşıyor cevaplara 🤸
YanıtlaSil