NEDEN SADELEŞEMİYORUM?
‘Artık bu eve sığamıyorum Seda. Baksana, her yer tıklım tıklım. Dolaplar dahi yetmiyor. Daha büyük bir eve ihtiyacım var.’ diye arkadaşına dert yanıyordu Tülin. 10 yıllık komşusu Seda kahvesinin son yudumunu da içtikten sonra ‘Belki de ihtiyacın olan şey, evi büyütmek değil de eşyaları azaltmaktır. Ne derler bilirsin; az eşya çok huzur.’ Tülin tam kendini savunmaya geçerken Seda’nın telefonu çaldı. Çocuğu servisten alması gerekiyordu, aceleyle çıktı. Tülin sığamadığı evi süzüp durdu…
Gözü, salonda hiçbir amacı olmayan biblolara takıldı. Temizlemek için kaç saatini heba ettiğini düşündü. Mutfakta çeşit çeşit bardaklar… Ne işe yaradığını kendisinin bile bilmediği mutfak aletleri… Dolapların içini dolduran "Ya bir gün lazım olursa" diye sakladıkları onlarca eşya vardı. Birden babaannesinin sözü geldi aklına. "Kızım kırk gün durak, bir gün gerek" nasıl da hoşuna gitmişti.
Tülin, kimin ne dediğini çok da umursamazdı ama babaannesinin sözünü önemsedi. Çünkü isteklerine uygun bir sözdü. Derken gözü gardırobuna takıldı. İşe başladığında ilk gün giydiği elbisesini, ilk takım elbisesini, nişan elbisesini ve gelinliğini gördü. Hamileliğinde giydiği kazağı, zayıflarsam giyerim hayaliyle bekleyen pantolonları ve diğer tarafta modası geçmiş, belki yeniden moda olur diye tuttuğu hırkaları…
Belki de Seda haklıydı, bu kadar eşya ile başa çıkılmaz. Oysa sade evler ne kadar da hoşuna gidiyordu.
Peki, Tülin neden sadeleşemiyordu?
Başkalarının almak için sebepleri vardı, onun ise vermemek için bahaneleri. Her şeyin bir anısı vardı. Sonra ‘Gelinliğim olmasa da evlendiğim günü hatırlamaz mıyım?’ diye düşündü. ‘Ya lazım olursa?’ diye kimseye vermediği çok eşyası vardı. Onu mutlu etmeyen ama olmadıklarında kaygı veren eşyalarına göz gezdirdi.
Bu kadar eşya, onlara ayırdığı zaman, onları temizlemek için sarf ettiği enerji, harcadığı su…
Tülin bir yandan eşyalara bakıyor, bir yandan da içten içe kendiyle mücadele ediyordu. Gereksiz olanları çıkarmalı mıyım yoksa bırakmalı mıyım? diye düşündü.
Bazıları için kolay olan diğeri için zor olabiliyor. Kimileri almak için hevesliyken bir diğeri vermemek için bahaneli…
Tülin, evde uzun zamandır kullanmadığı ne varsa bir kenara ayırmayı düşündü. Onun fazlası başkasının ihtiyacıydı sonuçta. Zorlandığı konuda karar verip de harekete geçmek kolay olmuyordu. Kabul etmesi için biraz daha zaman gerekiyordu. Bu da sadeleşememe sebeplerimden biri miydi acaba?
Gerçekten de insan neden sadeleşemiyordu?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor!
Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor.
Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz."
YAHYA HAMURCU
İnsan somutlaştıkça biriktirmeye başlıyor. Oysa bir ihtiyaç olmayan her şey ne kadar soyutumuz da etkili. Baktığımız da bir bardak diyoruz bize nerelerden etkiliyor.
YanıtlaSilFaydası olmayan kullanmadığımız her ne ise nasılda yük oluyor bize...
YanıtlaSilHayatımızda her fazlalık aslında taşıdığımız yük gerçekten... İnsan ise bunu hiç anlayamıyor taşırken...
YanıtlaSilTebrikler. 🤍
YanıtlaSilTükettikçe tüketiyoruz ve yokuş aşağıda hızlanıyoruz….
YanıtlaSilYazıyı okuduktan sonra evdeki fazla eşyalar gözüme çarpmaya başladı. :) Sadeleşmeye teşvik eden güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilİnsan geçmişe takılıp kalınca sadeleşemiyor. Atamıyor fazlalıkları.
YanıtlaSilYazıyı okuyunca mezuniyette giydiğim kıyafetimi yıllardır sakladığım, taşınırken ancak kurtulduğum aklıma geldi
Başkalarının almak için sebepleri vardı, onun ise vermemek için bahaneleri.🤦♀️
YanıtlaSilSadeleşebilsek nasıl de yüklerimizden kurtulacağız 🌺
YanıtlaSilTülin, bak onları çıkar elden nasıl rahatlayacaksın.
YanıtlaSilTülin ben miyim diye düşündüm…:) İsana ne büyük yük aslında umarım adım adım sadeleşiriz. Emeğinize sağlık 🌺
YanıtlaSilHer insan gerçeği bilir o eşyaları evden çıkarması gerektiğini, o kadar harcama yapmasının bir anlamı oolmadığını yani ihtiyacının olmadığını bilir ama bunu kabul edemiyoruz malesef. İsteklerimizi ihtiyaçlarımız gibi algılıyor ve ona göre yaşamaya çalışıyoruz. zaten filimde burda kopmuyor mu? Bir insan nereye kadar isteklerini doyurabilir? Ya da asıl soru şu istekler doyar mı?
YanıtlaSilo zaman bilinçli olarak seçim yapıyor olmamız gerekiyor değil mi? :)
SilEvet sorunun kokeni burada sanirim, ihtiyacim olmayan istegimi kontrol edebilecegim iradeyi nasil gelistiririm demeli o zaman... Deneyimsel ogreti seminerlerinde bu da anlatiliyor muydu?
SilTüm mesele insan iradesini nasıl eline alabilir. Yoksa isteklerimizin kölesi olacağız en kötüsü bunu özgürlük sanmak.. :/
SilBu teknik bende işe yaramıştı son 6 ayda hiç kullanmadığım evde olan bir eşya veya kıyafeti bir kenara ayırdım bir 6 ay daha üzerine kullanmadıysam artık onu evden çıkartabilirim :) sonuç hafiflik...
YanıtlaSilGuzel yontemmis. Belki bunun bir iki istisnasi olabilir, ozel bir gunde giyecek bir elbise ya da topuklu ayakkabi gibi..ya da kar botu..bu sene neredeyse hic kar yagmadi a seneye yagabilir...:))
SilBiriktirmek... Her şeyi... Anıyı bile... İnsanı biriktirmeye meyleden şey ne??? Eksikliklerimiz biriktirdiklerimizle tamamlanacak mı?
YanıtlaSil“Eksikliklerimiz biriktirdiklerimizle tamamlanacak mı?” Ne güzel bir soru.. fazlalıklara değil de zıddına, eksik kalanlara bakmak 🤔
SilSosyal hayatımızı nasıl sadeleştirebiliriz peki?
YanıtlaSilSadeleşemiyor çünkü hep lazım olacak zannı.. Yüklediğimiz anlamsız anlamlar 🙊 Oysa şuraları bıraksak ne güzellikler gelecek hayatımıza şunlar yerine kim bilir.? Hadi bi cesaret bırakınca da;
YanıtlaSilOlur ya.? Şöyle evden kullanılmayan eşyaları yollayınca “oh be rahatladık” hissi. Çokzel diil mi yiiaaa ☺️
Surekli almak kadar, kullanilmayanlari elden cikaramamak da asiriliga, yorucu bir esya birikimine neden oluyor...oysa hayat durmuyor, zaman beklemiyor...bu kadar kisa bir hayatta en akilli yatirim kullandigin ya da kullandirdigin seyleri tutmak. Hafif seyahat etmek...valiz tasimaktan belini inciten, manzaranin tadini cikaramayan, keyifsiz bir turist olmak mi yoksa sirt cantasi ve ufak bir valizle keyifle etrafi izleyen, sohbet eden, gulumseyeb, enerjik, gorduklerinden deneyim cikaran bir turist olmak mi?
YanıtlaSilFazlalık olan hersey nasılda yük oluyormus bize.. tebrikler
YanıtlaSilSadeleşmek insanı ne kadar hafifletiyor aslında. İnsan o kadar zorlanır ki Sadeleşmekte.. Çünkü bu gerçekten başı zor sonrası çok hafif bir süreç...
YanıtlaSilSadeleşmekte insan öyle zorlanır ki.. Bu gerçekten başı zor sonrası hafif bir süreç.. İnsan ihtiyacı olmayan her şeyi yük eder kendisine.. Oysa her yük insanı ileri taşımaktan alıkoyar..
YanıtlaSilBaşkalarının almak için sebepleri vardı, onun ise vermemek için bahaneleri. Ne kadar da düşündürdü bu cümle beni😊
YanıtlaSilİnsan sadeleştikçe üstünden yükte kalkıyor. Hafifliyor sanki. Gerekli olan öz şeylerle yola devam etmek konformuş meğer. Yakında yapıldı. Tavsiye edilir 😅
YanıtlaSilYeni saklama alanı oluşturuyorsun dolap vs alıyorsun
YanıtlaSilNasılsa eşyalar artıyor orası da doluyor
Tekrar sığamaz hale geliyor hatta
Çözümün bu olmadığı çok belli de kabul etmesi zor
Eşya ile kendini iyi hissetmek kadar pahalı bir inanç yok.. O bizim kıyamadığımiz eşyalar biz bu hayattan ayrılınca başkaları için çöp oluyor... Eşyaya değil de soyut güzelliklere takılmak, hiçbir şeyden ayrılamayacak kadar baglanmamak işin sırrı... Her türlü sadelikten gelen guzelik için yukletimizden kurtulmak gerekiyor... Becerebilenler mutlu...Elinize sağlık...
YanıtlaSilBaşkalarının almak için sebepleri vardı, onun ise vermemek için bahaneleri. Hadi lazım olursa endişesi :(
YanıtlaSil