YENİ GELİN MİNA


Yağmurlu bir Pazar günü bitmiş akşam olmak üzereydi. Hava buz gibi soğuktu ve gökyüzü yağmurun şiddetinden görünmüyordu bile…  Dışarıda gök gürlemesi ile trafikte sıkışmış arabaların korna sesi birbiriyle yarışıyordu adeta… İnsanlar evlerine ıslanmadan ulaşmak için sağa sola koşturuyordu…

Yeni gelin Mina’nın içinde ise havanın aksine bahar gelmiş gibiydi… İçinde kelebekler uçuşuyordu. Heyecandan içi içine sığmıyordu çünkü akşam yemeğine kayınvalidesi gelecekti. Kendisinin en sevdiği çorbayı, beyran çorbasını, yapmıştı. Onun için özel kuzu eti almıştı. Epey zahmet verdi çorbayı yaparken. Akşam yemeği için çeyizlik takımlarını çıkardı ve özenle dizdi sofraya tabakları. Dizerken aklına takımları alırken kayınvalidesinin söyledikleri geldi. Kayınvalidesi hiç beğenmemişti takımları…


sunum


"Kızım biraz uzun ömürlü bir şey al. Hem 24’lü seti ne yapacaksın, eve 24 tane misafirin gelmez ki senin. Kullanmayacağın şeyi alma, israf olur bak...

"Peki" demişti kayınvalidesine ama yine de almıştı takımları Mina. Ne yapsın çok modaydı o takımlar… Mina kayınvalidesinin onu pek sevmediğini, hiçbir şey beğenmeyen ve cimri birisi olduğunu düşünüyordu…

"İki tabağın lafını yapıyor. Kırılırsa yenisini alırız, niye ömürlük tabak alayım ki… Benim 2-3 yıla gönlüm geçer bunlardan. Hem modası da geçer bu tabakların…"

Diye düşünüyordu içinden…

Oysa kayınvalidesi garantici bir mizaca sahipti. Bir şey aldığında "Uzun soluklu olsun" diye bakıyordu. Kullanmayacağı şeyleri de almazdı. İsraf derdi… Haklıydı da... Kayınvalidesine bu özelliğinden dolayı insanlar cimri diyordu ama o ihtiyaçları doğrultusunda alışveriş yapan bir yapıya sahipti…

Mina da onun tam zıttı mizaca sahipti… Alışveriş yaparken "Kırılırsa yenisini alırım…" diye bakıyordu. Yeni eşyaları, arkadaşları, ortamları, yemekleri çok severdi...

Hayat onların birbirinden zıt özellikler taşıdığını biliyormuşçasına bir araya getirmişti.

-Acaba bu takımları koymasam mı, beğenmez mi?  Ahh Mina ahhh… Bırak artık insanların yorumlarını. Kendini gereksiz yoruyorsun. Beğenmezlerse beğenmesinler. Artık kimsenin ne dediğiyle ilgilenme…

Mina bu kararı hep veriyordu... Gel görelim ki hayatın içinde o kararı uygulamak kolay olmuyordu... Nasıl kolay olsun! İnsan kendini gerçeğiyle tanımlamadan nasıl kararında başarıya ulaşabilir?

O insanların yorumunu önemsedikçe hayat ona kolay kolay beğenmeyen ve sanki olumsuz yorum yapınca ödül kazanıyormuş gibi davranan insanları karşısına getiriyordu…

Derken zil sesi yankılandı evde… Kayınvalidesi gelmişti Mina’nın. Yine çok dakikti. Akşam 7’de geleceğim demişti ve öyle de yapmıştı. Mina ise daha çorbanın sarımsağını hazırlayacaktı… Neyse ki ucu ucuna hazırladı sofrayı ve güzel bir akşam yemeğine oturdular. Mina herkesin beğeneceğini umarak beyran çorbasını heyecanla koydu tabaklara… Ama tabi ki kayınvalidesi daha önce hiç yemediği için…

"Bana bir kepçeden az koy" dedi kayınvalidesi…


beyran


Yeni tatlara açık değildi kayınvalidesi. Yüzünü istemsizce ekşitmişti beyran çorbasını görünce… Hayatta da böyleydi kayınvalidesi. Yeni insanları görünce, yeni ortama girince veya yeni yemekler ona ikram edilince adeta ağzına limon almış gibi yüzü ekşirdi…

Mina ise heyecanla…

Nasıl olmuş anneciğim? Beğendiniz mi?

Yenmeyecek kadar kötü değil…

Mina duyduğu cümleyi anlamaya çalışıyordu…

"Kötü ama yenmeyecek kadar kötü değil." 

 Yok yok, iyi demek istedi galiba… Ya da çok kötü demek istedi sanırım…

Çok sinir olmuştu kayınvalidesine. Sarımsağın kokusu içini yakmıştı adeta… Akşam yemeği için onca verilen emek boşa gitmişti onun için. Kayınvalidesinin ona uyuz olduğunu ve kasıtlı yaptığını düşünüyordu. "Beni neden sevmiyor" diye geçirdi içinden…


fark


Ahh Mina ahh… Bilseydi ve anlasaydı ona karşı uyuzluğundan veya onu sevmediğinden yapmadığını...  Kayınvalidesinin mizacı böyleydi… O sadece yeni gelinini değil, yeni yemekleri de sevmezdi. Sevmemekle kalmaz bir de bunu çat diye söylerdi… Hiç çekinmez… Karşıda ki acaba üzülür mü diye gelmez aklına çünkü kendisi takılmazdı böyle şeylere…

Ahh Mina ahh… Bir bilseydi ve anlasaydı kayınvalidesinin neden böyle davrandığını çok rahat edecekti aslında… Kayınvalidesini daha da sevmeye başlayacak... Hatta onun bu tarzını bir süre sonra tatlı bulmaya başlayacaktı. Hatta ve hatta bu tarzı onu güldürecekti bile bir süre sonra…

Bazı insanlar vardır farklılıkları, yenilikleri çok sever. Yeni görünce gözleri altın görmüş gibi açılır. Eşyası yeni olsun, farklı yemekler pişirsin, yeni insanlar ile tanışsın, farklı ortamlara girsin… Bu durum onu mutlu eder. O yüzdendir ki, yeni bir şeyle karşılaşınca hep olumlu yanlarını fark eder… 

Bazı insanlar da vardır, tam zıttı…  Yeniliği, farklılığı sevmez. Onun da yeniyi görünce limon yemiş gibi yüzü ekşir. Yeni eşyalara merakı yoktur. Farklı yemekleri sevmez. Hayatına giren yeni insanlara da mesafelidir. Ama bayağı bir mesafe… Belki 1-2 yıl, belki de 5-10 yıl sonra ısınmaya başlar… O yüzdendir onun yeni bir şeyle karşılaşınca beğenmemesi ve olumsuzluğu fark etmesi. O bir şeyi beğense bile "Kötü değil" der.  Veya "Yenmeyecek kadar kötü değil" der Mina’nın kayınvalidesi gibi… İsraf olmasın diye içmişti zaten beyranı da. 

Ahh Mina ahh... Bilseydi ve anlasaydı o kadar rahat edecekti ki…

İnsan kontrol dışı veya seçimleriyle hayatına giren insanların mizaç özelliklerine bilinç verse karşılaştığı birçok problem çözülüverir...


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki;

Bir problemi çözmek için önce onu tanımlamak ve anlamak gerekir.


 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi... Tek başına neler yapabileceğini keşfet!

YAHYA HAMURCU

&


&


Yorumlar

  1. İnsan hayatına girenlerin mizaç özelliklerine bilinç verse… hayatına, sahnesine girenlere bilinç verse farkedecek aslında :) hayatımıza bilinç verenlerden olalım inşallah 🌸

    YanıtlaSil
  2. İki zıt insan aynı karede... ne kadar isteselerde birbirlerini memnun edemiyorlar. İsmimiz, konumumuz tanımamız için yeterli değil demek ki... benim gerçekten karşımdakini ve kendimi tanımaya ihtiyacım var. Kim Kimdir? de tam adresi :)

    YanıtlaSil
  3. İki zıt insan aynı karede... ne kadar isteselerde birbirlerini memnun edemiyorlar. İsmimiz, konumumuz tanımamız için yeterli değil demek ki... benim gerçekten karşımdakini ve kendimi tanımaya ihtiyacım var. Kim Kimdir? de tam adresi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten bu bilgiler insana konfor alanı aciyor

      Sil
  4. Anladığım da hayat o kadar da zor değilmiş 🥰 kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. İnsan neyi neden kim için yaptığını idrak edemezse problemlerin içinde boğulması kaçınılmaz olurdu... Ağzınıza sağlık

    YanıtlaSil
  6. Beğenilme kaygılarımızi kontrol edebilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  7. Bilmediğimizde küçücük meseleleri hayati meseleler haline getirebiliyoruz. Kaleminize sağlık🍀

    YanıtlaSil
  8. Hayat onların birbirinden zıt özellikler taşıdığını biliyormuşçasına bir araya getirmişti. İşte kilit cümle, aslında şifamız, bize iyi gelecek olan tam da bu. Bu yüzden bir araya geliyoruz... Herkes farklı özelliklere sahip, o yüzden de aynı olaylara farklı tepkiler verebiliyoruz. Bir bilsek kimin kim olduğunu o zaman her şey daha kolay anlaşılır olmaz mı? Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  9. Bir film izliyorum gibi oldu. Televizyona bakıp “dur kız gitme” diyen teyzeler gibi; “Ay dur Mina valla gıcıklık olsun diye yapmıyor” diyesim geldi 🤓
    Çok güzel kaleme alınmış elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sema Kurutluca14 Mart 2024 08:18

      Ahahah aynısından hissettim :)))

      Sil
  10. Hayatın bizden zıt olan insanların burnumuzun dibine koyması bize bir ikramı.. ah bir bilsek ve anlasak...

    YanıtlaSil
  11. Problemi çözmek için önce tanımlamak ve anlamak gerekir..

    YanıtlaSil
  12. inadına yaptı… beni bir türlü sevmedi zaten… neymiş efendim sofra düzeni çok önemliymiş göze hitap etmesi gerekiyormuş… mideye hitap etmedikten sonra göze hitap etse kaç yazar… hiç konuşmaz benimle zaten inadıma susuyor biliyorum ben…
    GERÇEKTEN BİLİYOR MUYUZ?
    Tanıyor muyuz burnumuzun ucundakini…
    Ya inadına yapmadıysa…
    Ya onun sevebilmesi bu kadarsa…
    Ya benim gibi kendini kelimelerle rahat ifade edemiyorsa…
    Ya hayata baktığı penceresi çok farklıysa…
    İşte insan, tanıyamadığında etiketleyen ve bu zannını, etiketini gerçek zanneden… ne kadarda önemliymiş oysa karşındakini tanımak…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel söylediniz
      Biliyor muyuz hakikaten
      Nasıl da kendimizden eminiz halbuki

      Sil
  13. Kaleminize sağlık hocalarım,
    Çok ihtiyaç karşılayan bir yazı…🌺

    YanıtlaSil
  14. Kontrol dışı girenlerve secimlerimizle girenlerin mizacına bilsek bu çok buyuk birr konfor olurdu .ve bir çok problem problem olmaktan cikardi

    YanıtlaSil
  15. Hayatın içinden…
    İnsan etiketleri yapıştırıp, karşısındakini hiç anlayamaz. Anlamayınca da o kişiyi kabul edemez. Bir ömür sinir olarak yaşar…
    Ne güzel olmuş yazı…Kaleminize sağlık..🌻

    YanıtlaSil
  16. İkisi de yanlış değil; ama birbirlerinin farklarını fark etmeleri lazım.

    YanıtlaSil
  17. Çok içten ve hayatın içinden… Çok faydalı olmuş, elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  18. Kayınvalide aynı benim annem ☺️ ama bana çok tatlı geliyor 🌸

    YanıtlaSil
  19. "ahh mina ahh.." kendimize seslenişimiz aslında :') bir bilseydik... Bir anlasaydık...

    YanıtlaSil
  20. Kavgaların sebebi de bu aslında. Karşımızdakini tanıyamamamız. Birbirine benzemeyince özelliklerimiz onu yanlış bir yere koyabiliyoruz.

    YanıtlaSil
  21. İnsan anlamayınca nasıl da takılıyor yapılanlara

    YanıtlaSil
  22. Bir bilebilsek ahhh bir bilebilsek.... Farklılıkların bizim canımızı yakmak için olmadığını bir bilebilsek....

    YanıtlaSil
  23. Ah Mina ah!! Keşke bilse:))
    Tebrikler ne güzel anlatmışsınız...

    YanıtlaSil
  24. Zıddımız bizim şifamızdır ondan öğrenecek çok şeyimiz var.

    YanıtlaSil
  25. Karşımdakinin o özelliğinin doğuştan olduğunu bilmek, bana özel yapmıyor demek ne kadar büyük konfor
    Fark ettirdiğiniz için teşekkürler… kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  26. Herkes benzerleri ile iletişim kurmak ister ancak kişinin şifası zıttında gizlidir
    Zıttı dengeye getirir insanı görebilene🌸

    YanıtlaSil
  27. Ne güzel insanı tanıyıp, onu öylesine kabul etmek...bana gıcık olmadığını bilmek,.. Ne güzel bunları bilmek... bize bu imkanı taşıyanlara şükürler olsun...🌹

    YanıtlaSil
  28. Düşününce insan kendini mutsuz edebilen bir varlık.. fazlası olunca insan kendine zulmedip hayatı zorlaştırır hale getirebiliyor..Rabbim yardımcımız etsin.. kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  29. Bilseydi kayınvalidesinin alışık olduğu bir çorbayı yapardı muhtemelen ve kayınvalidesi onda da bir farklılık bulurdu 🤣

    YanıtlaSil
  30. Bir anlasak ah bir anlasak… farklılıklar kötü niyetli değil… dünya ne güzel bir yer olurdu…

    YanıtlaSil
  31. Meliha Tükenmez11 Mart 2024 22:58

    Uyum için farklılıkları önce bir kabul etmek lazım değil mi? Birbirlerini dengelemek için bir araya gelen insanların öyküsü bu... Elinize sağlık.... Keyifle okudum..

    YanıtlaSil
  32. İnsan farklılıkları görse ne büyük zenginlik halbu ki. Kaleminize sağlık farkındalık sağlayan bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  33. Okurken bir an gözümde canlandı sahneler çok keyifliydi, hem güldüren hem düşündüren bir yazı emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  34. Güner Tozkoparan7 Nisan 2024 18:22

    Herkesin birbirini anlayabildiğini bir dünyada yaşamak çok daha konforlu.

    YanıtlaSil
  35. Merve Buyuran4 Temmuz 2024 11:25

    Yeni gelinlerin yaşadığı durumu ne güzel anlatmışsınız emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  36. İnsan ancak çepeçevre anlayınca sabredebilir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ