BEYAZ ORKİDE
Güneşin ışıltısı salondaki perdenin arasından Asya’nın yüzüne tüm parlaklığı ile vuruyordu.
Arabaların caddeden vızır vızır geçiş sesleri ve camı açtığında yüzünü okşayan rüzgârın serinliğiyle gün bir bahar günü daha başlamıştı işte.
Asya’nın gözü bir anda salondaki sehpada duran orkideye takıldı. Çok fazla çiçeğe gerek yoktu aslında. “Şöyle insana umut veren birkaç çiçek salonda dursa yeter” diye düşünürdü Asya. Ama özellikle orkidelere ayrı bir sevgisi vardı.
Nihayet doğum gününde arkadaşlarının aldığı beyaz orkidesi büyümüş tomurcuklanmış ve nerdeyse çiçek açacaktı. Nasıl da sevindi Asya bunu görünce…
Oysa o güne kadar kaç tane orkidesinin öldüğünü kendisi bile bilmiyordu. Evde orkidelerinin haricinde bir çiçeği daha vardı. Beyaz çiçek açan barış çiçeği. Asya, çiçek değil mi hepsi aynıdır diye düşünmüştü. O çiçeğe her su verdiğinde orkidelerine su de veriyordu. Aman susuz kalmasın çiçekler diye düşünürdü. Kısa bir süre sonra ise orkideler çürürdü.
Barış çiçeği gölgeyi seviyor, güzel de büyüyor diye orkideleri de onun yanına koymuştu. Bir de bu şekilde deneyeyim demişti. Ama ne fayda? En son büyük hevesle mahalledeki çiçekçiden aldığı orkideleri de tamamen çürüdükleri için ümitsizlikle çöpe atmak zorunda kalmıştı.
Ben bu çiçek işinden hiç anlamıyorum diye üzülürken birden aklına arkadaşı Sedef gelmişti. Onun evindeki tüm çiçekler ışıl ışıldı. Tıpkı çiçekçideki çiçekler gibi.
“Sedef’in çiçek yetiştirme sırrı ne acaba?” Bu öğrenebilirim belki diye Asya o gün heyecanla çayı koyup Sedef’i çağırmıştı. Ne de iyi yapmıştı. O günü hatırladıkça yüzünde bir gülümse yayıldı Asya’nın.
O gün Sedef, “Canım orkideler karanlığı sevmez ama direkt güneş ışığı da almasınlar. Perdenin arkasından ışık alsın yeter. Sakın çok su verme, azar azar ve seyrek aralıklarla vereceksin orkideye suyu. Yoksa çürür.” demişti.
Asya’nın bilinci Sedef’in anlattıkları ile açılmış, onun deneyimlerini hemen uygulamaya başlamıştı bile. Kendi yaptığı hatayı da anlamıştı. Bir ay geçmişti işte ve ilk defa en sevdiği beyaz orkidesinin açmak üzere olduğunu görünce çok sevindi.
Mutlulukla orkidesine daldı gözleri ve düşündü: “Gerçekten de renkleri, şekilleri ya da kokuları benzese de her çiçek aynı miktarda suya ve ışığa ihtiyaç duymaz. Her çiçeğin ihtiyacı farklı. Eğer ihtiyaçları yönünde bakılmazlarsa da çiçekler solar, çürür ve ölür.”
Tıpkı çiçekler gibi insanlar da ilk bakışta birbirine çok benzer. Eli, kolu, bacağı, ayağı, gözü, gözünün üstündeki kaşı… Ancak yeterince yaklaştıkça fiziksel olarak benzemelerinin yanı sıra insanların farklılıkları ortaya çıkar. Fark edilir olur.
Kimi muhabbeti konuşmayı çok sever, kiminin ağzını bıçak açmaz.
Kimi atlı kovalıyor gibi hızlıdır, kimi ise kağnı gibi yavaştır.
Kimi neşelidir, sevecendir, kimi soğuktur ilk bakışta zor yaklaşılır.
Kimi gördüğünü unutmaz, kimi duyduğunu, kimi ise tattığını ve hissettiğini unutmaz.
Ama her insan iletişim kurduğu ve ilişki kurduğu insanlarca fark edilmek ister.
Tıpkı çiçekler gibi insanın da farklı ihtiyaçları vardır, anlaşılmak ister.
Peki, insan herkese aynı davranırsa ne olur?
İnsan, çocuklarına, tüm çalışanlarına, tüm öğrencilerine aynı şekilde öğretmeye çalışırsa ne olur?
Herkesle aynı şekilde iletişim kurmaya çalışırsa ne yaşar?
Yaşadığımız problemlerin sebeplerinden birisi de insanları tanımamaktır. Herkesi aynı görüp aynı davranmaktır.
Bu yüzden önce “Kim Kimdir?” anlamak gerekir.
İnsan, kendini, eşini, çocuğunu, çalışanını, öğrencisini, yakınlarını anladıkça o zaman çözmeye başlar problemlerini. O zaman soldurmaz, çürütmez çiçeklerini.
Peki öyle ise kendini, iletişim ve ilişki içinde olduğun insanları tanımaya ne dersin?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanların benzer özelliklerini ve farklılıklarını deşifre eder. Farklılıkların nasıl yönetileceği ile ilgili stratejiler verir.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
YAHYA HAMURCU
Kaleminize sağlık ^^
YanıtlaSilNe kadar büyük bir konfor değil mi? Herkesin muhtaçlığına göre ihtiyaç gidermek.🌹
YanıtlaSilİçine doğduğumuz bu hayatın hakkını vermek lazım. Kaba saba yaşamak da var dümdüz, öylesine... Detayları görüp inceliklerin tadına varmak da...
YanıtlaSilNe güzel yazmışsınız ağzınıza sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık..
YanıtlaSilİnsana yük olan farklılık değil, farklılığın sebebini bilmiyor oluşumuzdandır...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilFarklılıklarımız değil mi bizi biz yapan zaten.
YanıtlaSil"Her çiçeğin ihtiyacı farklı. Eğer ihtiyaçları yönünde bakılmazlarsa da çiçekler solar, çürür ve ölür.” İnsan bu farklılıkları yönetebildiği zaman iletişimine de yön verebilen oluyor. İnsan farklılıklardan aslında hayır görür.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🌺
YanıtlaSilAman perde yamuk durmasın der gibi insanları da eşitlemeye çalışıyoruz. Her şeyi bir düzeltme isteğimiz var. Ama bu istek ihtiyacı kaçırmamıza sebep oluyor gibi... Kim'in kim olduğuna anlamadan nasıl ihtiyaç karşılayabiliriz ki?
YanıtlaSilHayatı gelişigüzel yaşamamak için öğrenmek gerekiyor. Çünkü vaktimiz de kısıtlı. Bu konuda bilinç açmak adına güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık...
SilHer bir canlıya onun özelinde yaklaşım ne güzel bir incelik. Onun gelişimi için:)
YanıtlaSilHerkes aynı değilse aynı davranmak niye?
YanıtlaSilNasıl her çiçeğin özellikleri ve ihtiyaçları farklı ise insanlarında özellikleri ve ihtiyaçları farklıdır. Ne güzel anlatılmış, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel yaa etrafımızı tanırsak etrafımızdakilerden çiçek bahçesi yaparız. Bize batan dikenlerin nedenini anlarız. Çok güzel benzetme. Kaleminize bereket🤍
YanıtlaSilİnsan kendi gibi sanıyor herkesi sonradan öğrense bile alışkanlıklarını değiştirmesi zor oluyor... Emeğinize sağlık ne güzel anlatmışsınız....
YanıtlaSilİnsanın ihtiyacını giderebilmek için ,insanı tanımak... Farklılıkları yönetebilmek... 🤍 Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilSonuca varamadığımız konularda pes etmek yerine birine danışıyor olmak ne kadar da doğru bir hareket. Bir çok konuda mutlaka benden daha deneyim sahibi birileri olucaktır.
YanıtlaSilİhtiyaç giderdiğimiz kadar ihtiyacımız giderilir. 👏🏻
YanıtlaSilHer insan özeldir ve özel olarak kalibrasyonu hak eder. Hak edene hak ettiğini hak ettiği kadar vermek için özen göstermeliyiz. Teşekkür ederiz.
YanıtlaSilHerşey anlamayla, tanımayla başlıyor, yönetebilmek için şart...
YanıtlaSilİnsanların farklılıklarını öğrenmek ne kadar değerli. İyi ki bu bilgiler var.
YanıtlaSil